Şeffaf taşlar,
Mat taşlar,
Çakıllar,
Yuvarlaniyorlar
Sulak bölgelerin sonuna doğru,
Aşağılarda,
Gökyüzünün göründüğü
Ve denizin enginarları üstünde öldüğü yere yakın
“Çeşit çeşit insan var:
Kanlı, bıçaklı, kör var,
Öfkelisi, ümitsizi var.
Yoksul var, tırnak ağaçları var;
Şunun bunun sırtından,
Geçinmek sevdasıyla;
Harami var…”
Biz de,
Bu şarap dolu bağbozumu gününde
Yaşamaya başlayacağız
Evde şu yarımada denizinde
...
Güzelim kızlar türkü söylerken
Su pırıl pırıl gitaranın içinde
Güneş ışıl ışıl
Taşıyor buğdaya mucizesini
İlk şarap kırmızı kırmızı
Körpe bir bebek gibi sımsıcak
İkincisi gürbüz mü gürbüz
Sanırsın şehlevent avaz
Üçüncüsü sapsarı yakut
Yangından ve gelincikten
Ne kitaplar beni ağulasın diye yazdım,
Ne de zambak peşinde koşan;
Acemi çaylaklar için!
Ay’ı ve suyu dileyen
Basit kişiler için yazdım:
Düzen isteyen, ekmek ve şarap isteyen
Alet ve gitara isteyen
Basit halklar için
Halk için yazdım,
Yanıbaşımdaymış gibi
Toplanın bir bir
Kavgamız sürüp gidecektir
Fabrikada, tarlada yani
Sokakta ve güherçile madeninde
Kırmızı ve yeşil bakırın ağzında,
Korkunç dehlizinde kömürün
Kavgamız her yerde sürecektir, kardeşler!
Ve ölülerimize adadığımız,
Kanımızla ıslanmış bu bayraklar
Yüreğimizde sonsuz bir ilkbahar yaprağı gibi
Serpilip gelişecektir!
Yüreğim bu kavganın içinde
Kazanacak halkım
Bütün halklar kazanacak bir bir.
Bu acılar, ıslak bir mendil gibi
Kumlar arasından
Şehit duraklarından,
Süzülüp ortaya çıkaracak her şeyi,
Şanlı günler yakındır çünkü
Kinler susacak bir an
Ceza veren eller titremesin diye,
Günler tam dolsun diye,
Halk caddelerde.
Bir güzel, bir güçlü
Yerini alsın diye!
îşte benim günüm bu
İşte hoşgörürlüğüm
Başka sancağım yok benim!
Ve doğacak tüm buğdaylar için barış
olsun
Çayır çimen arayan bütün aşklar için,
Ve bütün yaşayanlar için;
Bütün sular, bütün topraklar için
Barış olsun!