Aksal, ilk şiirlerini Varlık, İnsan, Oluş dergilerinde yayımladı (1938-39). Daha sonra öykü ve oyun yazarı olarak da dikkati çekti. 1940'ların Yeni Edebiyat hareketi içinde günlük yaşamın, küçük ayrıntıların, avareliklerin şairi olarak (Şarklı Kahve, 1944) tanındı; gene de kendisine Cahit Sıtkı kanalıyla hece şiirinden geçmiş kimi öğelerden vazgeçmiş değildi. Gün Işığı (1953) ve Duru Gök'te (1958) aşırı bir yalınlaşma ile Orhan Veli'ye iyice yaklaştı. Eşik'te (1970), özellikle de Çizgi'de (1976) yalınlığı elden bırakmadan dilde derinlikler aramaya yöneldi. Uyak yeniden şiirinin köşetaşı olmaya başladı. Garip akımından ayrılarak İkinci Yeni havasına girdi; kendine özgü bir biçimde insan-doğa ilişkisine felsefe planında yaklaştı.