Şiirsel Sinema

Andrey Tarkovski

Şiirsel Sinema Posts

You can find Şiirsel Sinema books, Şiirsel Sinema quotes and quotes, Şiirsel Sinema authors, Şiirsel Sinema reviews and reviews on 1000Kitap.
Bence müzik duygusal düzeyde hissedilmesiyle, katık­sız bir soyutluk sunmasıyla en yüksek sanat formudur. Müziğin yaratım fikrini en canlı, en sağlam biçimde ifade edebilen sanat olduğu anlamına geliyor bu.
Sayfa 46 - Agora Kitaplığı, 1. Basım
Bazıları izleyiciye egzotik ve sıradışı gelen şeylerin gerçek bir kaynağı olduğu için sinemanın çekici olduğunu savunabilir. Bu pek doğru değildir. Aslında tam tersi söz konusudur. Sinema -edebiyatın tersine- yönetmenin deneyimini film üzerinde yaka­lamasıyla şekillenir. Bu kişisel deneyim gerçekten samimiyetle ifade edilirse, bu durumda izleyici filmi benimser.
Sayfa 41 - Agora Kitaplığı, 1. Basım
Reklam
Kimin ne kadar vakti kaldığını bilen var mı? İnsan, ruhunu Tanrı'ya yarın teslim edebileceğini düşünerek yaşamalı.
⬤ ╰┈➤ “Sıradan bir insanın sözlerini hatırladım: “Yalnız olmaya dayanamayan insan ölümle yüz yüzedir.” Bu, maneviyattan yoksun olmanın işaretidir. Yalnız olmaktan hiç korkmuyorum anlamına gelmiyor bu söylediklerim, kendimi manen daha yüksek bir seviyede gördüğüm anlamına da.”
Sayfa 109 - Agora Kitaplığı
245 syf.
·
Not rated
·
Read in 8 days
Sinema Bir Şiir Olsaydı O, En İyi Şairlerden Biri Olurdu!
Andrey Tarkovsky, Ünlü şair Arseniy Tarkovsky'nin oğludur. Sinema eğitimini Moskova'da Devlet Sinema Okulunda gördü. VGIK Sovyet Film Okulu'na girmeden önce müzik eğitimi aldı. 1960 yılında Sinema Okulu için yaptığı diploma filmi aynı zamanda ilk filmi ve tamamen Sovyet topraklarında geçen tek filmidir. Silindir ve Keman, Çocuk bir
Şiirsel Sinema
Şiirsel SinemaAndrey Tarkovski · Agora Kitaplığı · 2009208 okunma
Andrey Tarkovski
"Budala'ya dayanan bir senaryo yazmaya çalışıyorum, çok zor bir iş. Dostoyevski'ye hiç de doğru olmayan birçok şey yüklenmiş. Ör­neğin Moskova dahil her yerde, dindar bir yazar olarak görülüyor Dostoyevski. Oysa, inanç organı körelmiş insanın dramını ifade eden ilk yazarlardan biri olmasının dışında, o kadar da dindar olmadığı hiç düşünülmemiş. Maneviyatın kaybedilmesinin trajedi­siyle uğraşıyor. Kahramanlarının hepsi de inanmak isteyen ama inanamayan insanlar, bana öyle geliyor ki burada, Batı'da Dostoyevski'ye duyulan muazzam ilginin gerisinde, yazarın manevi boşluk ile dindarlığın krizi karşısında duyduğu kaygı var. Dostoyevski bunu doğrudan anlatmamayı başarmış, ama bütün hayatı boyunca inanamadığı için acı çekmiş. Hep inanan biri gibi davranmış, ama kimseye itiraf edememiş, bunun yersiz olduğunu düşünmüştü her­ halde. Prens Mişkin'i işte bu bakış açısıyla ele almak istiyorum."
Sayfa 83 - Agora Kitaplığı, 1. Basım
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.