Sıkı Kontrol Edilen Trenler

Bohumil Hrabal

Sıkı Kontrol Edilen Trenler Posts

You can find Sıkı Kontrol Edilen Trenler books, Sıkı Kontrol Edilen Trenler quotes and quotes, Sıkı Kontrol Edilen Trenler authors, Sıkı Kontrol Edilen Trenler reviews and reviews on 1000Kitap.
95 syf.
·
Not rated
·
Liked
Bohumil Hrabal'ı Gürültülü Yalnızlık ile tanıyıp sevmiştim.Sıkı Kontrol Edilen Trenler yazardan okuduğum ikinci kitap.Maalesef bu kitabın da baskısı yok.Ancak gerek Everest Yayınları gerekse E Yayınları baskısını ikinci el rahatlıkla bulabilirsiniz.E Yayınları daha ucuzdu.Her ikisinin de çevirmeni Zeyyat Selimoğlu. Kitap, Alman işgalindeki Çekoslovakya'da küçük bir kasabada geçiyor.Tren istasyonunda çalışan Miloş başkarakterimiz, istasyonun da en düşük rütbeli çalışanı bir de en genci.Erkek olmakla, bakirliği ile sorunu var.İstasyon şefi ve istasyonda çalışan genç kız arasındaki ilişki Miloş'un ilgi alanı içinde.Savaş tabii ki ana tema... Komik olanla trajik olanın  gerçeküstü bir şekilde anlatıldığı kitapta kara mizah hâkim. Bu kitabın ne güzel filmi olurdu diye düşünüyordum ki, 1967 yılında En İyi Yabancı Film dalında Oscar ödülü kazandığını gördüm.Yönetmenliğini Jiří Menzel yapmış.Filmi henüz seyretmedim, eminim güzeldir ama bu kitabın Jean-Pierre Jeunet ve Marc Caro ikilisinin yönetmenliğinde sinemaya aktarılmasını görmeyi çok isterdim. Kitap bana Şarküteri'nin, Kayıp Çocuklar Şehri'nin, hatta Amelie'nin büyülü ortamını o kadar çağrıştırdı ki... Yine ölmeden önce okunması gereken 1001 kitap listesinde bulunan bir kitap Sıkı Kontrol Edilen Trenler. Çok beğendim.
Sıkı Kontrol Edilen Trenler
Sıkı Kontrol Edilen TrenlerBohumil Hrabal · E Yayınları · 1969135 okunma
korku nedir bilmezdi, hiçbir şeyden korkmazdı, ama burada olan biten ondan baskın çıkmıştı muhakkak, onun kuvvetini aşan bir şeydi, daha olup bitmeden de olmuş bitmiş gibiydi sanki her şey.
Reklam
sanki biri bileklerimden uzun, muslin bir şerid, dansedip duran bir tül çekip çıkarıyormuş gibi akıp giden kanı seyre koyulmuştum.
intihar
Müdür beyin karısı hoşlandığım bir insandı, kimi zaman akşamları bizimle birlikte işletme odasında oturur, kocaman bir masa örtüsü örerdi tığla. Bu tığ işinden öylesine bir huzur yayılırdı ki ortalığa... ellerinin altında durmadan yeni yeni çiçekler ve kuşlar belirirdi. Önündeki telgraf masasının üzerinde küçük bir kitap durur, zaman zaman, tığ işine nasıl devam edeceğini, ipliği nasıl alacağını kitaptan okurdu, sanki ziter çalıyormuş da nota okuyormuş gibi..
Kafamın içi böylesine berrak olmamıştı hiç, sanki eskisi gibi küçüktüm de, anneciğim kötü bir düşü kovmak için başımı okşamıştı.
Sayfa 87 - CanKitabı okudu
Ahlâksızlık ve zevk tutkusu arttıkça, beşikler azalıyor, tabutlar çoğalıyor.
Reklam
Her pencerenin ardında beni gözetlemekte olan en azından bir çift göz bulunduğu inancı daima içimde taşıdığım ve taşıyacağım bir duygudur.
95 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.