Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sikke-i Tasdik-i Gaybi

Bediüzzaman Said Nursî

Sikke-i Tasdik-i Gaybi Hakkında

Sikke-i Tasdik-i Gaybi konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

Bu Sikke-i Gaybiyeyi mahrem tutardık; yalnız has kardeşlerime mahsustu. Ben vefat ettikten sonra neşredilsin demiştim. Fakat zabıta geldi, adliye hesabına onu sakladığımız yerden çıkardılar. İki sene ellerinde kaldı. Üç mahkeme tedkikinden sonra iade edildi. Bize muhlalif gayet namahremler dahi beraber okudular. Bize çok yabani insanlar gördüler. Bu iki defadır Isparta adliyesinin eline başka risalelerle beraber girmiş, hiçbir itiraz edilmeden geri verilmiş. Madem umumunun nazarına istemediğimiz halde gösterilmiş ve madem Risale-i Nur'un ehemmiyetini ispat edip şakirdlerini şevke getiriyor, kuvve-i maneviyelerini ziyadeleştiriyor; elbette Medresetü'z-Zehra erkanlarının neşrine karar vermelerine iştirak ederim. *Said Nursi Sikke-i Tasdik-i Gaybî kitabı, Risale-i Nur'un dayandığı manevî dayanakları ve kaynakları izah etmekte ve bu noktada yapılmış bazı eleştiri ve itirazlara da ikna edici cevapları ihtiva etmektedir. Üstad'ın da önemle vurguladığı gibi, Risale-i Nurlar, diğer âlimlerin eserleri gibi yalnız aklın ayağı ve nazarı ile ders vermiyor; ve evliyalar gibi sadece kalbin keşf ve zevkiyle hareket etmiyor. Bilakis akıl ve kalbin birleşmesi ve kaynaşması ve ruh ve sair latifelerin yardımıyla hareket ederek insanı en yüksek noktaya ulaştırmaya çalışıyor. Dolayısıyla Risale-i Nurlar sadece kerametlere ve olağanüstülüklere dayalı bir tasavvuf kitabı olmadığı gibi; manevî dayanaklardan ve kaynaklardan yoksun kuru bir akıl eseri de değildir. Risale-i Nurlarda zikredilen kerametler, tevafuklar Kur'an'ın manevî mucizelerinin sızıntıları ve parıltıları ve birer ikram-ı ilâhî olup, Nur talebelerinin ve müntesiplerinin inkâr ve küfür saldırılarına karşı moral güçlerini takviye etme amacını da güder. Çok güç şartlar altında hizmet eden Nur talebelerinin maruz kaldıkları maddî ve manevî sıkıntıları, Risale-i Nur'un mazhar olduğu Kur'an'ın manevî mucizeleri ve kerametleri sayesinde hafiflemiştir. Dolayısıyla Üstad'ın, Kur'an'ın otuz üç ayetinden Risale-i Nurlara işaret eden manaları istihrac etmesi ve yine Hz. Ali ile Gavs-ı Geylânî'nin bazı kasidelerinden çıkarmış olduğu manalar bu cümledendir. Cifir ve ebced hesabına dayanarak bu tür anlamlar çıkarma metodu ve geleneği ehl-i hakikat olan ulema ve urefa arasında kullanılagelmiş bir yoldur. Sikke-i Tasdik-i Gaybî kitabında zikredilen istihraclar da bu nevidendir. Yoksa, Risale-i Nurlara işaret eden ayetler için Üstad, "Ayetin sarih manası budur." şeklinde bir iddiada bulunmuyor. Sarih mananın altında birden çok anlam tabakaları olduğunu ve Risale-i Nur'un da bu işarî mana kısmının bütünü içinde bir ferdi olduğunu zikrediyor ki, bunda da garipsenecek bir husus yoktur.
Tahmini Okuma Süresi: 9 sa. 41 dk.Sayfa Sayısı: 342Basım Tarihi: 2003Yayınevi: Söz Basım Yayın
ISBN: 9799756438601Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Türler:
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 53.6
Erkek% 46.4
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Bediüzzaman Said Nursî
Bediüzzaman Said NursîYazar · 173 kitap
Bediüzzaman Said Nursî (Mart 1878, Bitlis - 23 Mart 1960, Şanlıurfa), İslam alimi, düşünürü. 1892'de Bitlis'te Şeyh Emin Efendi ve diğer İslam alimlerinin de bulunduğu ilim meclisinde yapılan imtihan ve münazara sonunda Molla Fethullah tarafından Bediüzzaman unvanı verilmiş; diğer alimler tarafından da kabul görmüş ve bu isimle anılmaya başlanmıştır. I. Dünya Savaşı'nda gönüllü alay komutanı olarak Kafkas Cephesi'nde mücadele etti. Savaş sırasında birçok öğrencisi ölmüş, kendisi ise gazi olmuştur. Başarılarından dolayı kendisine Harp madalyası verildi. Ordu-yu Hümâyun'un tavsiyesi ile Dar'ül-Hikmet'ül İslamiye azası olarak atandı. 1922'ye kadar görevini yerine getirdi. 1923 yılında TBMM'nin daveti üzerine Ankara'ya gelen Nursî, Ankara'da aradığı atmosferi bulamaz. Van'a dönerek inzivaya çekilir ve daha sonraları bu dönüşünü Yeni Said'in başlangıcı olarak nitelendirir. Bu dönemde sosyal ve siyasi meselelerden uzaklaşır. En önemli vazifenin imanı kuvvetlendirmek olduğunu söyler. Şiddetle karşı çıktığı ama silah çekmediği Cumhuriyet idaresi tarafından bu dönem zarfında uzun yıllar sürgün, gözetim ve yer yer hapis hayatı yaşatılacak ve zorunlu ikamete tabi tutulacaktır. Büyük çoğunluğunun Isparta Barla'da yazıldığı Risale-i Nur külliyatının yazımı ve Nur Cemaati'nin oluşumu bu dönemde yaşanmıştır. 23 Mart 1960'ta Şanlıurfa’da vefat etti. Detaylı bilgi: tr.wikipedia.org/wiki/Said_Nursî