Dizisinden sonra okuduğum kitaplardan. Dizisi en heyecanlı yerinde bitince merak edip ilk kitabı aldım ve sanırım 2 günde de bitirmiştim. Dili basit okutuyor. Silonun dışındaki hayatın ne durumda olduğunu merak etmekten kurtuldum. Diğer kitaplarını da aldım okuyacağım.
İyi ki önce dizisini izlemişim yoksa bir bilimkurgu ya da distopik roman için fazlasıyla ağır betimlemeler içeren bir hikayeyi anlamak çok zor olurdu...
Evet kitap fazlasıyla ve çok uzun cümlelerden oluşan betimlemeler içeriyor.
Sadece karşılıklı diyaloglardan oluşan Isaac Asimov romanlarından sonra biraz ağır geldi...
Bu tabi ki benim alışkanlığım, edebi anlamda iyi bir eser.
Hikaye ise müthiş...
Gençliğin, yaşadıkları yerin zorluklarıyla henüz yüzleşmemiş ruhların, toprağın dört bir yandan yaptığı baskıyı henüz hissetmeyenlerin, zihinlerinde tamamen gömülmemiş olanların, yani hâlâ yaşayan kişilerin kahkahasıydı bu.
Hugh Howey nam yazarın dizisi de çekilen meşhur Silo-Vardiya-Toz üçlemesinin ilk cildini okudum. Post apokaliptik türdeki romanda insanlar yeraltına gömülü 150 katlı bir silo içinde yaşıyor ve dışarı çıkmak isteyenler ölümle cezalandırılıyor. Romanın baş kahramanı Juliette yaşadıkları bu siloyu kimlerin, neden yaptığını, niçin dışarı çıkamadıklarını sorguluyor, bir çok sırrı açığa çıkarıyor ve tabiki o da ölümle cezalandırılıyor. Fakat asıl olaylar bundan sonra. Türünün başarılı örneklerinden. Fantastik Bilimkurgu sevenlerin seveceği bir kitap.
Üç kitaptan oluşan bu serinin, zamansal akış bağlamında ikinci eseri denilebilir. Vardiya öncesini, Toz sonrasını konu alıyor. Yine de Silo'dan önce Vardiya'nın okunması hoş olmaz, çünkü birçok gizem ortadan kalkmış olacaktır.
Atmosfer ve konu güzel; ancak bazı zayıf noktaları yok değil, ama tat kaçırmıyor kesinlikle. Bilim-kurgu severlerin kesin okuması gerekli diye düşünüyorum.