Niçin şiir yorumladığımı soranlara cevabım, sisler içindeki hayatımda sis perdesinin arkasından yazılan dizeleri seçemediğim ve tabiri caizse beni aşan görüntü sergilemesidir. Ama yine de ısrarlara dayanamayarak ve ünlü devrimci şair Mayakovski 'nin kısa seçkilerinin elime geçmesiyle bir deneme yapmak zorunda hissettim kendimi. O şair ki; Sovyet devrimci döneminin çarpıntılı nabzını şiirde yansıtan bir ritm yakalayabilmiş. Bu ritm, konuşma dilinin söylevci edasıdır. İçten bir duygu, ateşli tutku ve ironi başlıca özellikleridir.
Mayakovski; yarattığı derin devrimci şiirleriyle 20yy Sovyet şiirinin kurucusu ve en büyük şairidir. Şiire getirdiği basamaklı şiir tarzıyla da kendisinden sonra gelen Aragon, Eluard, Neruda ve Nazım Hikmet'i etkilemiştir. Ve çoğu büyük edebiyatçı gibi intihar yolunu seçmiş, başucunda SON MEKTUP adlı son şiiri bulunmuştur:
(SON MEKTUP'tan)
Hepinize!...
İşte ölüyorum. Kimseyi suçlamayın bundan ötürü. Hele dedikodudan, unutmayın ki, merhum nefret ederdi...
"Bir varmış bir yokmuş" derler hani:
Aşkı küçük sandalı
Hayat ırmağının akıntısına
kafa tutabilir mi?
Dayanamayıp parçalandı işte sonunda
Acıları
Mutsuzlukları
Karşılıklı haksızlıkları
hatırlamaya bile değmez
Ödeşmiş durumdayız kahpe felekle
Ve sizler mutlu olun
Yeter