Başkalarının sınırlarına dikkat etmek, çocukların sevmesine yardımcı olur. Yüreğinde başkalarının sınırlarına saygı duyma fikri; hak vermenin, kendisini karşısındakinin yerine koymanın temelidir; veya başkalarını, sevilmek istediğimiz gibi sevmek. Çocuklara, hayırlarının saygı görmesi lütfunun gösterilmesi gerekir; onların da bu lütfu başkalarına göstermeyi öğrenmeleri. Başkalarının ihtiyaçlarına
hak verdikçe, olgunlaşır, yaşama ve başkalarına olan sevgilerini derinleştirirler.
Kendi incinmişliklerimizi başkalarına da yükleriz. Acı duyduğumuzda tepkimiz, bu kötü duyguyu “sahiplenmemek” ve onu başkalarının üzerine atmaktır.
Buna, yansıtma (projeksiyon) denir. Çocuklukta hatalı sınırlar yüzünden incitilmiş kişiler, çoğu kez kırılganlıklarını başkalarının üzerine atar. Kendi acılarını başkalarında hissederek ve bunun kendi üzerlerinde ne derece zarar verici
olabildiğini düşünerek, diğerleri üzerinde sınırlamalar belirlemekten kaçınırlar.
“Ancak bazen insanlar ektiklerini biçmezler, çünkü bir başkası ortaya çıkarak onların yerine ürünlerini toplayıverir. Her borçlandığınızda veya kredi kartı harcamalarınızın limitini geçtiğinizde anneniz borcunuzu karşılayacak parayı gönderse, savurganlığınızın sonuçlarını siz göğüslemiş olmazsınız.”
“Bir insanı kendi davranışının doğal sonuçlarından kurtarırsanız, sorumsuz davranışlarını sürdürmesine yol açarsınız. Ektiğini Biçme Kuralı ortadan kalkmış olmaz, hâlâ geçerlidir; ancak, sonuçlarına katlanmak zorunda kalan yanlış hareketi yapan değil bir başkasıdır.”