Şipşak Kafka

Karla Reimert

Şipşak Kafka Quotes

You can find Şipşak Kafka quotes, Şipşak Kafka book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
ŞATO eseri
Bölüm bir: Uzun süre yürümekten yorgun düşen kahraman K.’nın köye gelişi. Perde açılır ve karda neredeyse duman isi gibi görünen eski bir han görünür. Otelci bu saatte gelen misafirlere alışkın değildir, bu köyde kimse misafire alışkın değildir. K. gece kalabileceği bir yer aramaktadır. Otelci de, köylüler de onu pek dostça karşılamazlar, ancak K.’nın başka çaresi yoktur. Etrafta geceyi geçirebileceği başka bir yer bulunmamaktadır. Bu durumda ot minder yatmak için hiç de fena sayılmaz. (Bildiğimiz gibi Kafka’nın kahramanları önce kendilerine yatacak bir yer ararlar.) K. gecenin bir yarısı hiç de nazik sayılamayacak bir biçimde uykusundan uyandırılır: Bu köy şatonundur. Burada oturan ya da geceleyen, şatoda oturmuş ya da gecelemiş sayılır. Bu da Kont’un izniyle olabilir ancak. Sizinse böyle bir izniniz yok, varsa bile göstermediniz.
Çocuktaki dünyayı tanıma ve keşfetme tutkusu her şeyden daha büyüktür. Önce “okul” bu her yana merakla bakan gözlerini köreltir…
Reklam
İnsan uzaklaşsa da, yakınlaşsa da ne bir adım ileri ne bir adım geri gidebilmektedir, yapabildiği tek şey yerinde saymaktadır. Bunun anlamı Kafka’nın günlüğünde de belirttiği gibi yaşlılık, delilik ve çaresizliğin doğurduğu dehşettir:
Aniden ortaya çıkan kara bulutlar gelişecek kötü olayların habercisidir ve tüyler ürpertici cinayet de elbette fırtınalı bir havada işlenir. Demek ki hava durumu insanları etkisi altına almaktadır, hatta insanlar üzerinde çok daha etkilidir: İnsanoğlu doğanın ta kendisidir ve hatta doğanın boyunduruğu altındadır.
Yazmak, zifiri karanlık bir tüneldeki zahmetli yolculuktan başka bir şey değildir.
"Edebiyatla ilişkisiz her şeyden nefret ediyorum. Onun bununla konuşmak edebiyata ilişkin olsa da sıkıyor beni. Onu bunu ziyaret etmek sıkıyor. Akrabaların acı ve sevinçleri ruhumun derinliklerine kadar beni sıkıntıya boğuyor. Konuşmalar, düşündüğüm her şeyin önemini, ciddiliğini ve gerçekliğini silip götürüyor."
Reklam
"Hayatım boyunca defalarca öldüm, şimdi ise gerçekten ölüyorum."
Hayat başka türlü değil de böyle olduğu için, ağır bir rüyadaymış gibi mevcudiyetimizin ihtimalleri arasında gidip geliyor ve ağlıyoruz. Neden ağladığımızı bilmiyoruz. Nedenini bilmeden ağlıyoruz.
"Üzerime tıpkı yağmur gibi iniyor huzursuzluk."
Bugün bir Avrupalının elmayı eline aldığında onu günahtan bağımsız bir biçimde, sadece bir meyve olarak algılaması neredeyse imkânsızdır. Hatırlarsanız, “Dönüşüm” öyküsünde de Gregor Samsa’nın sırtına bir elma saplanmış ve bu elma onu ölüme sürüklemişti. Öyleyse K. da sandığımız kadar masum olmayabilir mi? Yenen elma elimize geçen ilk ipucudur. Öyleyse daha romanın başında K.’nın suçsuz olduğunu iddia etme cüretini gösteren kimdir?
199 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.