Boşinanç bir kez daha insan aklı karşısında, nefret ve kıskançlık hoşgörü karşısında başkaldırmıştı ona göre. Bizim gibi olmayanlar yakılsın; biz de onların evlerini, fabrikalarını, bankalarını ellerinden alalım, kitaplarını yasaklayalım ve bu da olsa olsa Tanrı adına yapılabileceğine göre hoş geldin sefalar getirdin inanç.
Sefalet, zaruret ve açlık ne kadar büyükse, hikayelerde o denli masalsı ve büyüleyiciydi, hayatla içiçe geçen, hayatı ikame eden, insanlardan daha uzun ömürlü olan, insanlar çoktan unutulup gittiğinde bile yaşamaya devam eden hikayeler...
İyi zamanlarda, keşke her şey daha iyi olsaydı, diye düşünülüyor ama insanın yine de umduğuyla değil bulduğu ile yetinmesi gerektiği unutulmuyor da. Kötü zamanlarda ise ya daha beter olsaydı diye düşünülüyor bu nedenle yine insanın umduğuyla değil bulduğu ile yetinmesi gerektiği unutulmuyordu. Böylece bir orta yol bulunup bu orta yolda hiç değişmeyen bir kuşku ve hiç değişmeyen bir mizahla bakılıyordu her şeye.