Sisifos, Yunan Mitolojisinde, Yeraltı Dünyasında sonsuza kadar büyük bir kayayı bir tepenin en yüksek noktasına dek yuvarlamaya mahkûm edilmiş bir kraldır. Sisifos tam tepenin doruğuna ulaştığında kaya her zaman elinden kaçmakta ve Sisifos her şeye yeniden başlamak zorunda kalmaktadır.
“Sisifos cezasını bilinçli olarak kabullenmiştir, tekrar yuvarlanacağını bildiği halde taşı bütün gücüyle yukarı taşır. Camus saçma kavramını işte bu noktada tanımlar: boşuna olduğunu bildiği halde direnen insan. Yaşamın anlamı ancak, dünyanın saçmalığını ve yenilginin daima tekrarlanacağını bile bile kötülüğe direnmek olabilir, insanlığa gerçek boyutlarını ancak bu başkaldırı kazandırabilir.”
Albert Camus, Sisifos’un hikayesinden yola çıkarak bu kitabında, gerçekten önemli olan bir tek felsefe sorunu olarak gördüğü intiharı irdeler.
“Yaşamın yaşanmaya değip değmediği konusunda bir yargıya varmak, felsefenin temel sorusuna yanıt vermektir.”
Bazı kitapları anlamak için daha önce birçok kitap okumuş olmanız gerekebiliyor. Camus, başka kitapların ana karakterlerinden örnekler vererek çıkarımlarda bulunmuş. Benim de henüz okumadığım kitaplar vardı içlerinde. Kullanılan terimler, anlatım gereği bazılarına ağır gelebilir. Sakin bir kafayla okunsa iyi olur. Yaşamı sorgulatacak bir etkisi var. Dilerim okuduktan sonra yaşamınızdaki anlamları fark edersiniz.
Merak edenlere tavsiye ederim.
“Bir insanın yaşama bağlanışında dünyanın tüm düşkünlüklerinden daha güçlü bir şey vardır.”(s.25)