You can find Sistem Çaresiz Eğitim Sizde books, Sistem Çaresiz Eğitim Sizde quotes and quotes, Sistem Çaresiz Eğitim Sizde authors, Sistem Çaresiz Eğitim Sizde reviews and reviews on 1000Kitap.
Erhan Erkut
Gerçekten çok etkileyici diyebileceğim bir eser. Kitapta insanlığın doğasına uymayan bir eğitim sisteminin kapitalist kölelik sistemi adı altında işçi köleler yetiştirme süreci aktarılıyor biz okuyucuya. Modern eğitim kurumunun kuruluşunun insanlığın varoluş sürecinin ne kadar kısıtlı bir bölümünü oluşturduğunu öğreniyoruz. Ve
IBM'in tahminine göre bilgi hazinemiz her 12 saatte bir ikiye katlanıyor. Bilgi envanterimiz bu kadar hızlı büyüyorken, biz hâlâ 200 yıl önce geliştirilmiş müfredata benzer bir müfredat kullanıyoruz.
Görünen o ki, Türkiye 70 üniversite ile 1.3 milyon öğrenciye yüksek bir standartta eğitim vermek yerine 200 üniversite ile 3.8 milyon öğrenciye daha düşük seviyede bir eğitim vermeyi (ve hızla işsiz üniversite mezunu yetiştirmeyi) seçti.
Günümüzde eğitim takvimi olabildiğince katı. Akademik dönem eylül ayında başlıyor. Bunun nedenini anlayabilmek için, okul kurumunun ortaya çıktığı döneme geri gitmek gerek. Nüfusun önemli bir kısmının kırsal kesimde yaşadığı dönemde çocuklar ailelerine üretimde yardımcı olurlardı. Üretimin en yoğun olduğu dönem ise yaz ve güzdeki hasat dönemi olurdu. Aileler çocuklarını hasat toplanmadan okula göndermek istemedikleri için okulun başlangıcı eylül, hatta bazen ekim ayına kalırdı.
Aradan çok zaman geçti, nüfusun büyük kısmı şehirlere taşındı ve tarımla yaşamını kazanan nüfus gelişmiş ülkelerde yüzde 2-4 civarına düştü ama okulları eylülde açma âdeti değişmedi. Okul başlangıcı senede bir defa olduğundan, bazı çocuklar okula geç, bazıları ise erken yaşta gitmek durumunda kaldılar.
Okulun temel prensibi standardizasyondu. Ders süreleri, ders araları, günlük ders sayısı, dönemdeki hafta sayısı hep standardize edildi.
Örneğin bugün Avrupa'da (Bologna süreci sonrasında) tüm üniversite sömestrleri 14 hafta, ABD'de ise tüm sömestrler 15 hafta. İki kıtada da ilk dönem Noel tatiliyle bitiyor, ikinci dönem ise baharın başlarında bitiyor.
Peki neden her ders için 14 veya 15 hafta gerekiyor? Neden bazı dersler dokuz haftalık, bazıları ise 18 haftalık olamıyor?
Düşünebiliyor musunuz, dünyadaki bilgi birikimini ister temel bilimler de ister tıpta ister sosyal bilimlerde ister mühendislikte olsun hep 14-15 haftalık paketler halinde verebiliyoruz. Bilgiyi ölçüp biçip 14-16 haftalık paketlere sığdırmışız. Bu bana hiç mantıklı ve makul gelmiyor.
Yaşam ve çalışma sürelerimiz sürekli uzuyor ve dolayısıyla yaşam boyu öğrenme önem kazanıyor. Ülkemizde üniversite sonrası eğitime gereken önemin verilmediğini gözlemliyorum. 100 yıllık yaşam ve 50 yıllık kariyerin norm olduğu bir dünyada bireyler defalarca iş değiştirecek, hatta belki birkaç defa iş alanlarını tümüyle değiştirecekler.
Dolayısıyla, sadece 18-22 yaşlarında alınmış bir üniversite eğitimi çok yetersiz kalacak ve sürekli eğitim şart olacak. Önümüzdeki yıllarda çok daha fazla yaşam boyu eğitim, ikinci kariyer, yetkinliklerin geliştirilmesi (upskilling) programlarının yaşama geçirilmesini bekliyorum.