Söndürülmeyen bir ateş insanlığı kasıp kavurmakta. İnsan zekasının bulduğu bu ateş topların ağzından fışkırmakta. Ben insanlığın özgürlüğüne inanıyorum- Bilginin özgürlüğüne. Başka bir şeye inanmam!
Düşüncelerim yollarını şaşırmış kuşlar gibi kafamın içinde uçuşmakta. İnsanları bu düşünce keşmekeşine sürükleyen ve bir daha da kurtulmasına imkan olmayan şeyin acaba sebebi nedir?
Kaderin karanlık bulutları üzerimize çöktü. Önümüzdeki günlerin dehşeti ağır bir taş gibi yüreğimize basmakta, konuşacak halimiz yok, gırtlağımız düğüm düğüm.
"Halkın fikri diye bir şey yoktur. Hangi dava uğruna bağırıp çağırırsan, onlar da arkan sıra aynı mevzuya kendilerini kaptırıverirler. Mezbahaya sevk edilen gözü bağlı öküzlerden hiçbir farkları yoktur."
Bu dünyada tam bir doğruluk ve haksızlık, gerçek ve yalan, iyilik ve kötülük yoktu, mahdut hayat şartları ile yaşadığımız bu dünyada bütün ölçüler nisbi idi. Zamana ve zemine göre bu değerler değişebiliyordu.
Sana öğretilen değerlerin birer hiç olduğunu bilmeni istedim. Zenginlik, yoksulluktur; kudret korkudur, şeref ve alçaklık; bilgi ve cehalet, çirkinlik ve güzellik, iyilik ve kötülük bunların hiçbirinin değeri yok. Önemli olan bizlerin olmak istediğimiz, ve kendimizi inandırdığımız şeklimizdir. Yeryüzündeki tek günah, desisedir; Yani gerçeği bilip de, onu tahrif ederek yaymaktır. Ben bütün bunlardan sıyrıldım. Ben artık bir hiçim. Fanilerin erişebileceği en yüksek mertebeye ulaştım. İşte benim sana verebileceğim bundan ibaret.