Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Siyasal Tarih

Toktamış Ateş

Siyasal Tarih Sözleri ve Alıntıları

Siyasal Tarih sözleri ve alıntılarını, Siyasal Tarih kitap alıntılarını, Siyasal Tarih en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“küçük bir cezanın mutlaka çekileceğinin bilinmesi, sert bir cezanın korkusundan daha güçlü bir izlenim bırakır.”
Sayfa 79
Osmanlı Devleti de bu koşullar altında ve 1853-1856 Osmanlı - Rus Savaşı’nın getirdiği olağanüstü ortam içinde dış borçlanmaya gitti. Gerçekleşen ilk dış borç 1854 yılında, Londra ve Paris borsalarında 3 milyon İngiliz Sterlini tutarında tahvil satılarak yapıldı. Bu borçlanmayı diğerleri izledi ve Osmanlı Devleti yüksek faiz oranlarıyla Avrupa finans çevrelerine hızlı bir biçimde borçlandı. Bu arada belirtmek gerekir ki, söz konusu borçların faiz oranları resmi anlaşmalarda yüzde 4-6 arasında değişiyordu. Ancak tahvillerin nominal değerlerinin altında satılması ve tahvilleri Avrupa finans çevrelerinde satan aracıların yüksek oranlarda komisyon alması, borçların faizini resmi anlaşmalarda görülen oranların çok üzerine çıkarmaktaydı.
Sayfa 343Kitabı okudu
Reklam
1838 İngiliz Ticaret Antlaşması Osmanlı İmparatorluğu’nun kapılarını ekonomik açıdan Batı dünyasına ardına kadar açmıştı. Bunun ardından tüm ekonomik ve toplumsal yapının buna uygun bir biçime getirilmesi kaçınılmazdı. İşte Tanzimat Fermanı bu uyarlama işleminin dile getirilmesinden başka bir şey değildir.
Sayfa 329 - 330Kitabı okudu
Victor Hugo
“Hayran olmalarına korkuları engeldi. Büyük olan her şeyin kutsal bir dehşeti vardır.”
Sayfa 121Kitabı okudu
Osmanlı İmparatorluğu’nun dış politikası da son derece gerçekçi idi. (...) Geleneksel dostluk, geleneksel düşmanlık vb. gibisinden gerçekçi olmayan, duygusal sloganlara kapılınmamış; ana amaç doğrultusundaki her yol denenebilmiştir.
Sayfa 286 - 287Kitabı okudu
Kimi yazarlarımız tarafından anlaşılmaz bir biçimde “bir karış toprak yitirmediği” ileri sürülen Sultan II. Abdülhamid zamanında Osmanlı İmparatorluğu Rumeli topraklarının önemli bir bölümünü elden çıkartmak zorunda kalmıştır. Bunun “suçlusu” Sultan Abdülhamid midir? Sanmıyorum. Tahtta kim olursa olsun bu gelişim, bir “kader”di. Ulusçuluk yangınının başladığı Rumeli topraklarını elde tutmak mümkün değildi. Ama “bir karış vermedi” gibisinden ucuz edebiyat yapmanın da haksız ve mantıksız bir tutum olduğunu düşünüyorum.
Sayfa 395Kitabı okudu
Reklam
Kentlerin gelişmesine paralel olarak; soylu olmayan, savaşmayan, ruhban olmayan ve elinden herhangi bir ince zanaat gelmeyen ve bunlara karşılık ticaretle yaşamını sürdüren yeni bir grup görürüz. Bu gruba burg’da (kentte) oturan anlamına gelmek üzere “burjuva” adı verildi.
20 Aralık 1881 tarihinde imzalanan Muharrem Kararnamesi, Osmanlı Devleti’nin 1858, 1860, 1862, 1863, 1865, 1869, 1870, 1872 ve 1873 yıllarındaki borçlanmalarına ilişkin 237,1 milyon lira olan toplam borç tutarını 141,5 milyon liraya indirmekte ve Rüsum-ı Sitte İdaresi’nin yerine Düyun-u Umumiye İdaresi’ni kurmaktadır. Merkezi İstanbul’da bulunan Düyun-u Umumiye İdaresi, kararnamede belirlenen Osmanlı Devleti’ne ait gelir kaynakları üzerinde denetim kuracak ve Osmanlı Devleti’nin borçlarının geri ödemesini gerçekleştirecektir. (...) Bu gelir kalemleriyle, Düyun-u Umumiye İdaresi, Osmanlı Devleti gelirlerinin yaklaşık yüzde 32’sini tahsil etme hakkına sahip olmuştur.
Sayfa 400Kitabı okudu
Almanya’nın İtalya ve Avusturya-Macaristan İttifakı’ndan dolayı “Üçlü İttifak” diye adlandırılan blokuna karşılık; İngiltere, Fransa ve Rusya aralarında bir “ittifak” oluşturamamışlar; fakat karşılıklı yaptıkları anlaşmalarla, aralarındaki sorunları çözümlemişler ve Almanya’nın karşısına bir blok olarak çıkmışlardır. Bu nedenle Rusya, İngiltere ve Fransa’nın oluşturduğu bloka “Üçlü Anlaşma (İtilaf)” adı verilir.
Sayfa 377Kitabı okudu
Tepedelenli olayını sağlıklı bir biçimde değerlendirmek çok zordur. Acaba ayaklanmakta haklı mıydı, yoksa değil miydi? Sonraki gelişmelerde Halet Efendi’nin boğdurulmasına göre demek ki, Tepedelenli ayaklanmakta haklı olsa gerektir. Fakat acaba “devlet içinde devlet” gibisinden bir duruma katlanılması da doğru olur muydu? Gerçekten Ali Paşa, İstanbul’a bağlı ve sadık olmasına karşılık, kendini oldukça özgür ve bağımsız hissediyor ve buna göre davranıyordu. Zaten bu konularda tarihçilerimiz arasında da görüş birliği yoktur. Kimileri Tepedelenli’nin zorla ayaklandığından söz etmektedirler.
Sayfa 293Kitabı okudu
62 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.