İslam düşünürlerinden bazıları cömertliği; seha, cud ve isar olarak üç mertebeye ayırmışlardır ve şöyle tanımlamışlardır. Seha, kişinin azı verip çoğu bırakması;
cud, çoğu verip azı bırakması;
isar ise tamamını vermesidir.
Ayrıca İslâmî bankalar bazı türev ürünler dahil diğer geleneksel banka ürünlerini fıkıhtaki bazı ‘şâz’ (kenarda kalmış,
üzerinde ciddi bir ittifak olmayan) görüşlere dayanarak taklit etme eğilimindedirler. Sonuç itibarıyla İslâmî
bankaların faaliyetleri de faizli krediler gibi ‘banka parası’ yaratma sürecine hizmet etmektedir
İslâm fıkhının şeklindenziyade, ruhunu ve
dolayısıyla hedeflediği ideali dikkate almamız ve geleneksel finansın her türlü
ürününe İslâm fıkhında bir yer bulmak yerine, özgünürünlere yönelmemiz, başka
bir paradigma arayışına girmemiz gerekir.