Ben yokmuşum, tüm bunlar ben hiç ortada yokken var olmaya devam ediyorlarmış gibi oluyor. Sanki bir tablo görünmez bir el tarafından tamamlanırken oluşan görüntünün altında eriyip kayboluyorum.
Hiçbir şey düşünmeden bir saat pencerenin önünde oturdum. Düşünmeyince giderek kendini unutmaya başlıyor insan. Perdeleri, çerçeveyi, yolu, karşı evin penceresini, elektrik direğini, çöp kutularının üzerinde dolaşan kediyi, gelip geçenleri, sessizliğin içinde duyulan bazı sesleri, bir çocuğun ansızın bağırmasını, arka sokaktan otobüsün geçişini, mutfaktan gelen yemek kokusunu anlamaya çalışmadan fark ediyorum. Ben yokmuşum, tüm bunlar ben hiç ortada yokken var olmaya devam ediyorlarmış gibi oluyor. Sanki bir tablo görünmez bir el tarafından tamamlanırken oluşan görüntünün altında eriyip kayboluyorum.
Taş Devri insanları tuhaf davranışlar gosteren kişilerden korkup çekiniyor, içlerine kötü ruhların girip onları yönettiğine inanıyor, bedeni ele geçiren iblisin çıkıp gitmesi için adamın kafasına delikler açıyorlardı.