Sokakta Politika

Volkan Yaraşır

Featured Sokakta Politika Posts

You can find Featured Sokakta Politika books, featured Sokakta Politika quotes and quotes, featured Sokakta Politika authors, featured Sokakta Politika reviews and reviews on 1000Kitap.
Kapitalizmde üretim insan için yapılmaz. Tüm ürünler metadır. Her şey satış ve piyasaya yönelik üretilir. İşçiler başkalan için üretir, kendi gereksinmeleri için değil. Üretim kar amaçlı gerçekleştirilir. Bundan dolayı kullanım değeri değil, değişim değeri belirleyicidir. Marx, kapitalizmin temel çelişkisinin kullanım değeri ve değişim değeri arasında olduğunun altını çizer. Örneğin Türkiye' de 2 milyon boş ev bulunmaktadır ama milyonlarca insan evsiz hayatını idame ettirmektedir. Çünkü ev bir metadır ve rant için inşa edilmektedir
Bu savaş ile birlikte Bolivya denize sınırı olmayan bir ülke oldu
Şili 'de 1860 ve 1870'li yıllar, kapitalist ilişkilerde gözle görülür de­ğişmelerin yaşandığı yıllar oldu. İngiltere'nin finans desteğiyle gerçek­leşen kapitalist modernleşme, l 870'li yılların sonunda Şili ekonomisin­ de ciddi sorunların yaşanmasını engelleyemedi. Bu yıllarda dünyanın en büyük bakır üreticisi konumuna gelen ülke, önemli oranda gümüş ve kö­mür de ihraç etmekteydi. Fakat ülkenin ödemeler dengesinde yaşanan açık da giderek büyüyordu. Şili oligarşisi, bu sorunu çözmek ve Latin Amerika'da İngiltere'nin etki alanını yaygınlaştırmak yönünde bir vuru­ cu güç gibi hareket ederek Bolivya ve Peru sınırında bulunan nitrat madenlerini ele geçirmek için, bu iki ülkeye savaş açtı. Güherçile Savaşı ya da Pasifik Savaşı olarak adlandırılan bu savaş, 1879- 1883 yılları arasında sürdü. Pasifik Savaşı, Peru ve Bolivya'nın ağır yenilgisiyle sonuçlandı. Şili, daha önce Peru'ya ait Tarapaca ve Bo­livya'ya ait Antofagasta bölgelerini işgal ve ilhak etti. Dönemin ABD Dışişleri Bakanı J. Blaine, Pasifik Savaşı'nı şöyle de­ğerlendirmiştir: "Şili ile Peru arasındaki bir savaştan değil, daha çok, Şi­li 'yi araç olarak kullanan İngiltere'nin Peru'ya karşı savaşından söz edilmelidir."
Reklam
Kapitalizmde plan ve anarşi iç içedir. Kapitalizmde her üretim belirli bir planla gerçekleştirilir. Üretimin değişik birimleri arasında koordinasyon vardır. Bu süreç üretimin realizasyonu için zorunludur. Fakat sermaye grupları arasındaki ilişki ise tam tersinedir ve anarşik özelliktedir. Hiçbir koordinasyon yoktur ve rekabet esastır.
sermaye karşısında insan değil, işçi arar
Kapitalizm sadece burjuvaziyi ve burjuva düzenini simgelemez, aynı zamanda bir ilişki ve zihniyet yumağıdır. İnsanın yabancılaşmasının derinleşmesinden güç alır. Ona amaç yükler, mana dünyası kurar, arzulannı şekillendirir ve bu negatiflikten dinamizm kazanır. Kapitalist sistem bünyesinde üç çelişkiyi barındırır. Bunlardan birincisi antagonist karakterli emek-sermaye arasındaki çelişkidir, diğeri sermaye-sermaye arasındaki çelişkidir. Bir diğeri ise emek emek arasındaki çelişkidir.
Dünyanın en büyük perakende şirketi olan Wall Mart'ta kasada çalışan kadın işçilerin tuvalete gitmelerini engellemek için altIarına pet bağlanıyor. Kendinin aşağılandığını hisseden işçiler, vücutlannı terbiye ederek son derece insani bir ihtiyacı ertelemek zorunda kalıyorlar. Kapitalizm işçiyi değersizleştirerek, 'artı değer sömürüsünü gerçekleştirir.
Reklam
Serakat İslamla sosyalistler arasındaki bu ilişki bazı ilginç sonuçlarda doğurdu. 1920'li yıllarda sömürgeci sistemin ekonomik ve sosyal yönlerden aldığı biçime bağlı olarak, sömürgeci rejim sadece Batı'yla değil, kapitalist sistemle özdeşleştirilmeye başlandı. I. Dünya Savaşı'nınByol açtığı ekonomik bunalımın etkisiyle, işçi sınıfının ve köylülerin ya­şam standartlarında hızlı düşüşler yaşandı. Endonezya'da toplumsal mü­cadele giderek yükseldi. Bu durum, yeni çözümleri zorunlu kılmaktaydı.Aynı dönemde, komünistlerle işbirliğini savunan Müslümanlar'ın kapi­talistleri "kafir" diye tanımlaması ve bazı Müslüman grupların Kuran'da İslami bir komünizm kaynağı görmesi nedeniyle Kuran 'ın bu gözle ye­niden okunması yönünde, okuma çevreleri oluşturulduğu görüldü
1820'lerde Şili'de işçilere cepo denilen bir ceza verilmesi:
Günde 12 saat çok ağır ve tehlikeli koşullarda çalışan işçiler, patronun bütün keyfi uygulamalarına da maruz kalmaktaydı. Bu uygulamala­ ra karşı direnen işçiyi, farklı cezalandırma yöntemleri beklemekteydi. Bunların en korkunçlarından biri nitrat madenlerinde uygulanan "cepo" adı verilen cezalandırmaydı. Başkaldıran işçinin ayaklarının ve ellerinin bağlandığı tahta direğin adına "cepo" denmekteydi. İşçi deniz kenarın­ da bu direğe bağlanarak gündüzleri güneşin altında, geceleri okyanusun soğuk rüzgarları karşısında aç ve susuz bırakılarak direnci kırılmaya ça­lışılırdı. Bu yöntem aynı zamanda diğer çalışanlar için de bir tehdit un­suruydu. "Cepo" gibi "örnek" cezalandırmalarla, işçilerin sessiz ve tep­ kisiz kalması amaçlanıyordu. Ayrıca, patronlar ölüm cezası verecek güç ve yetkiyle donatılmışlardı.
Ekonomik krizlerle boğuşan Bolivya:
Maden işletmeleri Bolivya'nın en önemli ekonomik sektörünü oluştur­duğu için kitlesel bilinç mevcuttu. Ama bugün Bolivya'da yeni bir olgu, ekonominin etrafında durduğu bir uyuşturucu ticareti problemi var. Es­kiden devlet madenlerinde 50 bin madencimiz vardı, bugün uyuşturucu ticaretinde çalışan 700 bin ailemiz var.
Savaş bittiğinde ABD'nin Latin Amerika'da 92 askeri üssü bulun­maktaydı. İnter-Amerikan işbirliği sayesinde ABD kökenli uluslararası tekeller, Latin Amerika'nın dış ticaretini denetimlerinde tutmaya başla­ dılar. Savaş öncesinde başta İngiltere olmak üzere Avrupa'daki emper­ yalist güçlerin Latin Amerika'nın dış ticaretinde yüzde 30-35 oranında­ ki payları, savaşın son yıllarında ( 1944'te) yüzde 4'e kadar düşmüştü. ABD'nin payı ise yüzde 33'ten yüzde 60'a yükseldi. ABD borç para ve kredi yoluyla Latin Amerika ülkelerini tam bir ekonomik bağımlılık içi­ne itti.
78 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.