O halde yargıçlar! Siz de benim gibi ölümden korkmayın. Şunu bilin ki, iyi bir insana, ne yaşamda, ne de öldükten sonra, hiçbir kötülük gelmez. Onu ve onun gibileri tanrılar her zaman korur. Benim yaklaşan sonum, yalnızca bir raslantı işi değildir; tam tersine, apaçık görüyorum ki ölmek ve böylece bütün acılardan tümüyle kurtulmak benim için daha değerlidir. İşte içimden gelen işaretin beni alıkoymamasının nedeni budur. Gene bunun için, beni cezalandıranlara, beni suçlayanlara asla kızmıyorum. Onlar bana iyilik etmeyi bile bile istememişlerse de, bana hiç de kötülük etmemişlerdir. Onları ancak bana bilerek kötülük etmek istediklerinden dolayı kınayabilirim. Sizden dileyeceğim bir şey daha kaldı: Çocuklarım büyüdükleri zamanAtinalılar, erdemden çok zenginliğe ya da benzeri herhangi bir şeye düşkünlük gösterecek olurlarsa, ben sizinle nasıl uğraşmışsam, siz de onlarla öyle uğraşın, onları cezalandırın; kendilerine, kendilerinde olmayan bir değeri verir, önem vermeleri gereken şeye önem vermez, bir hiç oldukları halde kendilerini bir şey sanırlarsa, ben sizi nasıl azarlamışsam, siz de onları öyle azarlayın. Bunu yaparsanız, bana da, oğullarıma da doğru davranmış olursunuz. Artık ayrılık zamanı geldi, yolumuza gidelim; ben ölmeye, siz yaşamaya. Hangisi daha iyi? Bunu Tanrıdan başka kimse bilemez.