Rüya devam etti. Sıcak kumlar ve günbatımı, bardakta tıkırdayan buzlar, güneş yağının kokusu, kitabımdaki yağlı parmak izleri... Görülecek çok şey vardı. Yapılacak çok şey vardı.
Tuhaf değil mi?
İyi denen şeyin ne olduğunu bildiğinizi düşünüyorsunuz ve ansızın bunun da bilmediğiniz bambaşka bir düzeyi olduğunu anlıyorsunuz. Bu bir bakıma da ürkütücü. İyi olan şey, kıyas sayesinde “o kadar da iyi olmayan” düzeyine iniveriyor.