Önce, sömürgeciliğin sömürgeciyi nasıl medeniyetten çıkardığını, kelimenin tam anlamıyla onu nasıl vahşileştirdiğini, alçalttığını, gizli içgüdülerini, açgözlülüğünü, ondaki şiddeti, ondaki ırksal düşmanlığı ve ahlaki zaafiyeti nasıl uyandırdığını incelemeliyiz.
Ve her seferinde göstermeliyiz ki;
Vietnam'da her kafa kesilişinde, ya da göz
“Sömürgeci ve sömürge arasındaki ilişkide yalnız zorla çalıştırmaya, baskı ve gözdağına, polise, vergi toplamaya, hırsızlığa, tecavüze, zorunlu ürüne, nefrete, güvensizliğe , kendini beğenmişliğe, kabalığa, beyinsiz seçkinlere ve alçaltılmıs kitlelere yer vardır. Hiçbir insani ilişki yoktur, aksine sömürgeciyi bir dershane monitörüne, bir ordu çavuşuna, bir gardiyana, köleleri güden bir çobana; yerliyi ise bir üretim aracına dönüştüren bir hakimiyet ve itaat iliskisi vardır. Şimdi de bir denklem ilan etme sirası bende: sömürgecilik=şeyleşme”
Dünya kamuoyunda, sanki ortada iki devletin ordusu savaşıyormuş da bir takım sivil zayiatlar da bunun yanında oluşmuş algısı yaratmasına bir son vermek gerekiyor artık. Amerika başta olmak üzere Batılı devletlerin ekonomik ve teknolojik, taktiksel desteğini arkasına almış düzenli ve aşırı donanımlı son teknoloji askeri bir güç, sistematik olarak sivilleri, sivillerin yerleşim yerlerini, hastaneleri, okulları, yolları, insanların evlerini bombalıyor. Şehirlere su, enerji ve ilaç, gıda yardımı dahil yaşamsal her şeyin ulaşımına engel oluyor. Saldırılarda öldürmeyi başaramadıklarını, duvarlarla çevreleyip, denizden kuşatıp bir açık hava hapishanesinde insan dışı koşullarda ölmeleri için boğuyor.