O kadar kıymetli bir eser ki, ayraç kullanmak bu muhteşem romana saygısızlık olur. Zaten kitaba başladıktan sonra elinizden bırakmanız pek mümkün olmuyor.
Sanıyorum, ‘Bir Livaneli klâsiğiydi.’ desem, romanı en genel ve en iyi anlatacak tanımı yapmış olurum.
Son Ada bize, insanların ayak bastıkları her cenneti nasıl cehenneme çevirdiklerini anlatan muhteşem kurgulardan biri.
Harper Lee’nin, ‘Bülbülü Öldürmek’ romanında geçen şu cümleyi, kitabın her sayfasında yeniden düşündüm: “Bana sanki o manyak milyonları hapse tıkacağına o milyonlar onu tıkardı gibi geliyordu.”
Son Ada’da da bu cümlenin haklılığını düşünüyoruz istemeden. İnsanlar neden en gerekli zamanlarda dahi birlik olamıyor? Neden halk kendi gücünün farkında değil?
Son Ada’da geçen şu cümle romanın da, ülkemizin de, dünyanın da şu an ki hâlinin özeti niteliğindedir:
“Hiçbir şeyi protesto etmiyorduk, karşı çıkmıyorduk. ‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın!’ diyor ama yılanın bize de dokunacağını hesap edemiyorduk.”
Livaneli, sen muhteşem bir yazarsın. Bu dünyaya, kalemin gücünü gösterebilmek adına gelmiş olmalısın.