Hz. Muhammed (s.a.v.) ve O nun Rehberliğinde Hayat

Son Elçi

Günay Bayburtlu Kesler

Quotes

See All
Vahiyde 40 yaş hikmeti
Kırk yaş, olgunluk yaşıdır. Bu yaşa kadar insanın yaradılıştan getirdiği ve zamanla geliştirdiği yetenekleri ve kabiliyetleri alışkanlık haline gelir. Karakter yerleşir. Beceri ve verimlilik yaşı olan kırk yaş tecrübe birikimiyle kemalin izlerini taşır. Kırk yaş insanın zihni ve ruhi olgunluk yaşı olarak nitelendirilmektedir. Nitekim Rabbimiz kurani kerimde: "...Nihayet insan,güçlü çağına erip kırk yaşına varınca der ki: "Rabbim! Bana ve ana babama verdiğin nimete şükretmemi ve razı olacağın yararlı iş yapmamı temin et. Benim için de,zürriyetim için de iyiliği devam ettir. Ben sana döndüm. Ve elbette ki ben müslümanlardanım." (Ahkaf sûresi)
Bu dinin felsefesinde,Makyavelizm'de olduğu gibi amaca ulaşmak için her araç meşru değildir. Araçların ahlakî,hukuki ve doğruluk ilkesi üzerine oturtulması gereklidir. (Makyavelizm: politikada,amaca ulaşmak için ahlaka aykırı da olsa,her türlü aracı hoş gören anlayış.)
Reklam
Neden hep dağlar?
Aslında dağlar varlığın sırrını arayanları hep kendilerine çekmişlerdir. Yaşadıkları çağın acılarından,zulümlerinden,çözümsüzlüklerinden bir çıkış yolu arayan insana önce dağlar gözükmüş, mesaj ve anlam yüksek yerlerde aranmıştır. Herkesin yürüdüğü yolda yürümeyip,kendi yolunu arayanların ilk menzili dağlar olmuştur. Hz. Musa'nın ilahi tecelliye mazhariyeti Tur-i Sina'da olmuş,Hz. İsa Tin Dağı'nda,Hz.Nuh'un yolculuğu tufan sonrası bir dağın başında noktalanmış,Ashabı Keyfi bir dağ mağarasında zulümden korunmuş ve yine yeryüzüne inen Hz. Adem'e ilk rahmetin indirilişi de bir dağda olmuştur. Kendi elleriyle kurduğu medeniyetin içinde ipek böceğini kozasının içinde sıkışması gibi nefes alamaz hale gelen ve bu medeniyetin gürültüsünden kendi sesini duyamayan günümüz insanı da kendisiyle yüzleşmeye,özgürleşmeye,içsel arayışlarının cevabını oralarda bulmaya ne kadar da muhtaçtır.
İslam'a devatte Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem başta olmak üzere ilk müslümanların şahsiyeti ve yaşayışları çok etkili olmuştur. Hz. Ebûbekir'in şahsiyeti ve nüfuzu buna verilecek güzel bir örnektir. Taberî ve İbn Hişam'a göre,Hz. Ebubekir son derece nazik,mütevazı,hoş sohbet,uysal ve temiz bir kişiliğe sahip olduğu için pek çok kişinin müslüman olmasına vesile olmuştur. Mesleği olan ticaretteki dürüstlüğü ona sayısız dostlar kazandırmıştı. Bunlar arasında güvendiklerine İslâm'ı anlatmış ve neticede pek çok tüccar ve işadamı Onun sayesinde müslüman olmuştur.
Kâbe'nin 4. Defa inşa edilmesi
Abdullah bin Zübeyr'in şehit edilmesinden sonra yapılmıştır. Abdullah bin Zübeyr'in Kâbe'ye ilave ettiği Hicr'i Emevi halifelerinden Abdulmelik'in emriyle Haccac,yeniden açıkta bırakarak inşa ettirmiştir. Abbasi Halifelerinden Harun Reşit Kâbe'yi Hz. İbrahim'in inşa ettiği şekliyle yeniden inşa etmek istemesi fikrine dönemin büyük âlimlerinden Mâlik b. Enes karşı çıkmış ve : "Ey müminlerin emiri! Sakın Kâbe'yi sizden sonraki idarecilerin oyuncağı haline getirmeyin. Bir başkası çıkar bu şeklini beğenmez, hemen değiştirirverir. Bir diğeri de yine bunun aksini yapar. Böylece Kâbe'nin heybeti insanların gönlünden silinip gider." Diyerek halifeyi görüşünden vazgeçirmiştir. Kâbe Osmanlı sultanları I. Ahmed ve IV. Murat zamanlarında da tamir edilmiştir.
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.