İspanyol kızı kendi kendine: "İbn-i Hamid Hristiyan olsun ve beni sevsin, o zaman onu dünyanın öbür ucuna kadar takip ederim." Diyordu.
İbn-i Hamid de mukavemet edilemez bir aşkın pençesindeydi. Yalnız Blanca için yaşıyordu. Onu Gırnata'ya sevk etmiş olan gayelerle meşgul değildi. Hiçbir şey arzu etmiyor, hiçbir şey öğrenmek istemiyordu. "Blanca Müslüman olup beni severse, son nefesime kadar onun kölesi olurum." Diye düşünüyordu...
Eserde Gırnata ve kısmen Elhamra'da geçen bir aşk hikayesi anlatılıyor. Hristiyan bir İspanyol kızı ile Mağribî'lerden olan ve topraklarını kaybeden İbn-i Sirac'ların sonuncusu İbn-i Hamid'in ilk görüşte birbirlerine olan aşkından bahsediliyor. Konunun özünde ise iki aşığın atalarının dininden kopamayışları var. Bununla birlikte, İbn-i Hamid'in yüreğini dağlayan yurt hasreti ele alınıyor. Fransızların meşhur yazarı Chateaubriand'ın kaleminden kısa ama etkili bir dram...