About Son İnsan

Son İnsan subject, statistics, prices and more here.

About

Fransız edebiyatının esrarengiz yazarı, kuramcı ve filozof Maurice Blanchot, olağan hikâye anlatımına meydan okuyan metinleriyle edebiyat ve felsefe arasındaki sınırları ortadan kaldırmıştır. Eseri başta Hegel'le, sonra Heidegger, Nietzsche, Levinas ve Bataille'la diyalog oluşturur. Blanchot'yu okumak, dilin kafa karıştırıcı gücüne derinden ve isteyerek teslim olmaktır. Onu okumak, ruhun konuştuğunu ilk kez duymak gibidir. 63 yıl önce yazılmasına rağmen "Son İnsan" postmodernizmin yenilikçi bir eseri olarak var olmaya ve okurlarıyla cesur bir okuma deneyimi için buluşmaya devam ediyor. "Kırılmış bir insan mıydı? En başından beri hep çöküşte miydi? Ne bekliyordu? Neyi kurtarabileceğini umuyordu? Onun için ne yapabilirdik? Her sözümüze bu kadar açlıkla özlem duymak niye? Bütünüyle mi bırakıldın? Kendin için konuşamaz mısın? Senin yokluğunda biz mi düşünmeliyiz, senin yerine biz mi ölmeliyiz?"
Translator:
İsmail Yerguz
İsmail Yerguz
Estimated Reading Time: 2 hrs. 57 min.Page Number: 104Publication Date: 2020First Publication Date: 2008Publisher: Profil Kitap
ISBN: 9786257111584Country: TürkiyeLanguage: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Book Statistics

Reader Profile of the Book

Kadın% 61.8
Erkek% 38.2
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

About the Author

Maurice Blanchot
Maurice BlanchotYazar · 16 books
1907'de Fransa'da, Saône-et-Loire'da doğdu. Roman, anlatı ve deneme yazarı. Ancak bu türler arasındaki ayrımları ve sınırları ortadan kaldıran bir tarzda yazdı. Georges Bataille'ın kurduğu Critique dergisinde Marcel Arland, Raymond Aron, Fernand Braudel, René Char, Michel Deguy, Michel Foucault gibi yazarlarla çalıştı. Daha çok edebiyat ile dil arasındaki ilişkiyi ele alan denemeleriyle tanınmıştır. Melville, Kafka, Bataille, Sade, Artaud, Proust, Musil ve Nietzsche gibi yazarlar ve Mallarmé, Char, Lautréamont, Rilke ve Hölderlin gibi şairler üzerine incelemeleri vardır. Blanchot'ya göre dil, dış dünyayı, gerçekliği yansıtmanın bir aracı değildir; aksine dil, edebiyatın nesnesi olarak, gerçekliği yıkar. Edebiyatın konusu da gerçekliğin yokluğudur. Dolayısıyla yazma eylemi, kelimelerin içlerinde barındırdıkları ölüm vasıtasıyla yokluk ve hiçliğe varır. Eleştiri ancak eserin özünde var olan sessizliği dile getirebilir. Hayatını bütünüyle edebiyata ve kendine özgü o suskunluğa adamış olan Maurice Blanchot, Bataille, Barthes ve Derrida gibi dilin özünü, yapısını ve sınırlarını tartışarak, yazma eylemini ve edebiyatın sorduğu "soru"yu sorgular.