Esra'ya giderken parkın yanından geçtim. Bir zamanlar benim ayakkabı boyadığım yerde çelimsiz, zayıf bir Roman çocuğu oturuyordu. Önündeki boya sandığı hiç yabancı gelmedi. Yanına yaklaştım.
"Merhaba küçük" dedim. "Bu boya sandığı senin mi?" Yüzüme korku dolu gözlerle baktı. Benden çekindiğini ürktüğünü görebiliyordum.
"Benden korkmana gerek yok küçüğüm!" dedim. "Beni tanıdığını düşünmüştüm."
"Seni tanıyorum abi." diyerek karşılık verdi" Sen Tireli Ahmet abisin."
"Öyleyse benden korkmuyorsun değil mi?" dedim. "Bak sana ne diyeceğim! Bizim müzik evimiz var aşağı tarafta. Yerini biliyor musun?"
"Evet, biliyorum” dedi...