Şu yaşadığımız çağın ve şimdiki zamanların Nuh Tufanı’nı yaşatan durumlardan hiçbir farkı yok. Kötülük her yerde ve evren büyük resetlenme için hazırlanıyor…
Dünya yok olmanın kıyısında…
Kahramanımız Sem’e bu durumu aksine çevirmesi için bir görev veriliyor. Göbeklitepe’den başlayıp Mu Kıtası’na, Atlantis’e ve Mısır’a uzanan var olma savaşı… Bu kaosu ve mücadeleyi soluksuz okuyacak, içinde bulunduğunuz andan; uzayın, mitolojinin ve tarihin harmanlandığı evrenlere sürükleneceksiniz...
Mitoloji ve tarih severim ama bilim kurgu hakkında aynı şeyi söyleyemeceğim. Fakat yazar öyle güzel harmanlamış ki, bilim kurgunun o beni bayan yanını hissetmedim bile. Akıcı dil de ve etkileyen bakış açısıyla yazmasının yanısıra özellikle Mu Kıtası'nı da konu alması beni çok cezbetti. Beni yakinen tanıyanlar, kadim ırklardan olan Mu Medeniyeti'ne olan merakımı iyi bilirler. Kendi çapımda araştırmalar yapıp, Mu'yu konu alan kitaplar biriktirdim. Size bu merakımın nedeni hakkında küçük bir sır vereyim mi? Tabii bu benim fikrim ispatlanan bir kanıt yok henüz. Mu Medeniyeti biz Türklerle o kadar benzerlik gösteriyor ki... Acaba diyorum, olabilir mi? Orta Asya öncemiz midir, Mu Medeniyeti?
Konu ile ilgili bilgisi olanlar, yorum da, düşüncelerini benimle paylaşırsa çok sevinirim.
