Haberlerden yoruldum. Muhteşem olmayan şeyleri muhteşemmiş gibi göstermelerinden ve gerçekten dehşet verici şeyleri basite indirgemelerinden yoruldum. İğnelemelerden yoruldum. Öfkeden yoruldum. Acımasızlıktan yoruldum. Bencillikten yoruldum. Bunu durdurmak için hiçbir şey yapmamamızdan yoruldum.
Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı, hem aptallık, hem inanç devriydi, hem de kuşku, Aydınlık mevsimiydi, Karanlık mevsimiydi, hem umut baharı, hem umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu.
Umut tam da bu, hepsi bu kadar, insanların dünyadaki başka insanlara karşı olumsuz davranışlarıyla nasıl başa çıkacağımız, onların ve bizim, hepimizin insan olduğumuzu, insani hiçbir şeyin, kötünün ve iyinin bize yabancı olmadığını, en önemlisi de hepimizin yalnızca bir göz açıp kapamalık zaman boyunca burada olduğumuzu unutmamamız.
Sözcükler yetiştirilmez, dedi Elisabeth.
Yetiştirilir, dedi Daniel.
Sözcükler bitki değildir, dedi Elisabeth.
Sözcükler kendi başlarına birer organizmadır, dedi Daniel.
Orkinos-izma, dedi Elisabeth.
Bitkisel ve sözel, dedi Daniel. Lisan dediğin gelincik çiçeği gibidir. Onları bir araya getirmek için toprağı karıştıracak bir şey yeter, ondan sonra uyuyan sözcükler kıpkırmızı ve tazecik ortaya çıkıp savrulurlar. Sonra tohum zarfları tıkırdamaya başlar, tohumlar dökülür. Sonra daha da fazla sözcük ortaya çıkmayı bekler hale gelir.