Gözlerim kapalı, bir sonbahar akşamında; Sıcak göğsünün kokusunu içime çeker,
Dalarım; gözlerimden mesut kıyılar geçer,
Hep aynı günün ateşi vurur sularına.
Gençliğim karanlık bir fırtına ,boran oldu
Ara sıra ve yer yer parlak güneşler açan ;
Bahçemde birkaç tane kızarmış meyve kaldı,
Yıldırımla yağmurun getirdiği yıkımdan.
O yeminler, kokular, sonu gelmez öpüşler,
Dipsiz bir uçurumdan tekrar doğacak mıdır,
Nasıl yükselirse, göğe taptaze güneşler,
Güneşler ki en zengin denizlerde yıkanır!
O yeminler, kokular, sonu gelmez öpüşler!
Seven yürek geniş ve siyah hiç'e kin duyar,
Aydınlık bir geçmişin izlerini içeren!
Güneştir pıhtılaşmış kanında hep can veren...
Hatıran bende kutsal bir kap gibi parıldar!
Yerden, yardan mı çıktın, gökten mi, ey Güzellik
Senin o tanrısal ve cehennemlik gözlerin,
Boşaltır bir kadehe hem suç, hem de iyilik,
Ve bu yüzden şarapla kıyaslanabilirsin.