Sosyoloji Divanı 21.sayı Dosya: Aile

Kolektif

Sosyoloji Divanı 21.sayı Dosya: Aile Gönderileri

Sosyoloji Divanı 21.sayı Dosya: Aile kitaplarını, Sosyoloji Divanı 21.sayı Dosya: Aile sözleri ve alıntılarını, Sosyoloji Divanı 21.sayı Dosya: Aile yazarlarını, Sosyoloji Divanı 21.sayı Dosya: Aile yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir kadın anneyse dilediği gibi davranamaz. Anne hayatını bireysel özgürlüğüne göre değil çocuğuna göre şekillendirir. Kendinden önce çocuğunun önceliklerini düşünür ve yerine getirir. Giyiminden kuşamına yemeğinden işine annelik dikkati neyi gerektiriyorsa onlara uyar, uymaya çalışır. Anne çocuğunu kendinden ayrı düşünemez. İyi annenin en önemli vasfı fedakârlıktır. Fedakârlık kendi hayatını yok sayma değil, evladının hayatını kendi hayatına katmadır. Aksi düşünceler tabii olarak yaşanması gereken anneliğin, suçluluk duygusuyla kuşatılmasına sebep olur ki bu hem aileyi hem çocuğu tehdit eder. Jean-Jacgues Rousseau'nun annelik vurgularından biri, çocuğu hayatın acılarına karşı alıştırmak, hazırlamak gerektiğidir. Bu özen çocukları, bir gün maruz kalacakları darbelere yani hayatın zorluklarına karşı yetiştirme özenidir. (Rousseau, 2024, s. 13-21)
Sayfa 357 - Hatice Ebrar AkbulutKitabı okudu
Kapitalist yaşamın en büyük tuzağı insanın önüne sayısız seçenek sunmasıdır İmkân gibi görünen bu seçenekler, insanın bocalamasına sebep olur ve hayatanın ufkunu daraltır. Annelik yaşının yükselmesini, kadınların özgürleşmesiyle izah etmek hiç de makul değildir. Özgürlük hayatın, fıtratın önüne geçemez. Bu durum kadının iş yükünün artması, hayat telaşı ve hayat yoğunluğunun içerisinde kaybolması anlamına da gelir.
Sayfa 356 - Hatice Ebrar AkbulutKitabı okudu
Reklam
Kodlamalara ve sınırsız tüketimle dayatılan kıyıcı bir hayat tarzına maruz kalan insan asla kendine göre yaşayamaz ve asla kendini var kılamaz. Böylesi bir toplumda annelik de bir performans, meselesi hâline gelir. Çocuk azami dikkat ve özenle büyütülmesi, korunması, eğitilmesi gereken bir birey değil, bir ürün, bir sayı, bir çıktı olarak görülür. Ne yazık ki hukuksuz bir alan olan sosyal medya üzerinden çocuklarını kullanarak geniş kitlelere ulaşan ve para kazanan annelerin çocukları bir performans ürünü, bir reklam nesnesi hâline gelir. Sosyal medyada ilgi, gelir ve beğeni odağı olarak kullanılan çocuk, pazar piyasasına arz edilen bir nesneye dönüşür. Çocuk ne kadar sempati toplayabilir, kendini ne kadar beğendirebilir ve başkalarının onayını ne kadar alabilirse üründen gereken verim de o oranda alınmış olur. Hiçbir anne süper kahraman olarak görülemez ama bu yanlış gidişe yön verecek, bu yıkıcı gidişatı değiştirecek olan da annelerdir. Annelik duygusu, kadının zekâ ve eyleminden ayrı düşünülemez.
Sayfa 356Kitabı okudu
Modern çocuk yetiştirme anlayışları çocuğun çocuk kalmasını ve yüceltilmesini amaçlayan bir modern pedagoji oyunudur. Önceki yüzyılın ortalarında yaygınlaşmaya başlayan çocuk bakımı ve çocuk yetiştirme yayınları medeniyetlerin çocuk yetiştirme geleneklerine karşı modern dünyanın tuzaklarıdır. Artık dijital anneler ninni söylüyor bebeklere. Bebek odalarındaki çocukla ilgili hemen her şey birbirine benziyor. Çok az özgün çocuk kültürüyle büyüyen çocuklar özne olabilir mi? Çocuk kendi mantığı, düşünüş tarzı ve bakış açısıyla özneleşebilir. Felsefede çocuğun özneleşmesini çocuğun özgür iradesiyle kendi hakkındaki kararları verme aşamasına gelmesini anlıyorum. Oysa çocuk medyasındaki çocuk anlayışıyla çocuk hakkında her şeye sanal pedagoji karar veriyor. Çocuk hakları kültürünün baş düşmanı ise sanal pedagoji olduğu sürece çocuğun özneleşme ihtimali de yoktur,
Sayfa 276 - Mustafa Ruhi ŞirinKitabı okudu
Çocukluğumu ve yarım yüzyıllık gözlemlerimi dikkate aldığımda şunu söyleyebilirim: Anne ve babanın çocuğun isteklerini yerine getirme yarışına rağmen, henüz çocukları dinlemeyi öğrenemedik. Yeni çocukluğun dilini bilmediğimiz gibi çocukların dünyayı nasıl algıladıklarını da bilmiyoruz. Biraz daha açmak gerekirse; yeni çocukluk toplumun içinde kendini ilgilendiren konularda bile katılımcı bir role sahip değil. Nedeni çok açık: Modern dünyada çocuk, çocuğun nesne olmaktan kurtarılması yaklaşımına rağmen, modem çocuk, özne kurgusuyla yapılandırılırken aslında tüketimin etkin nesnesine dönüştürülüyor. Uzun yıllar önce Neil Postman'ın “çocukluğun yok oluşu” teziyle anlatmak istediği de buydu.
Sayfa 273 - Mustafa Ruhi ŞirinKitabı okudu
Kadının çalışma hayatına katılımının ev kadını üzerinde oluşturduğu beklenti, katılımın maddi bir kaygı ile değil bir imaj değişimiyle bağlantılı olduğunu gostermektedir. Aktaş, kadınların iş hayatında ve kamusal alanda yükselmek için erkek değerlerini benimsediklerini, bunun da toplumdaki kadın değerini zayıflattığını aktarmaktadır. Bu bağlamda insanın bencil ve duyarsız, toplumsal meselelere ilgisiz, kayıtsız ve donuk olduğu bir mekanizmada, kadınların aile kurumuyla ilişkilerinde de değişmeler olmaktadır (Aktaş, 1995, s. 20-22). Bir imaj değişimi olarak düşünüldüğünde, insanı bencil ve duyarsız, toplumsal meselelere ilgisiz, kayıtsız ve donuk hâle getiren kamusal değerlerin kadınlık değeri üzerinde belirleyici olmaya başladığı gibi bir sonuç elde edilebilmektedir. Bu anlamda, rasyonellik, akıl ve zihin çerçevesindeki değerlerin dönüşü, irrasyonellik, doğa ve duygusallığın kaybına sebep olurken bencilliği, duyarsızlığı, ilgisizliği, kayıtsızlığı ve donukluğu yükseltmektedir. Fakat dikkat çekilmesi gereken nokta, konunun değer referanslarının tamamen kaybı şeklinde düşünülmemesidir. Bunun tersine, kadınlık değerini belirleyen, rasyonellik, akıl ve zihin, bunun yanında irrasyonellik, doğa ve duygusallıktır. Kadından, çalışma koşullarında annelik rutinlerini, ev içi rutinlerini, çalışma rutinlerini ayrı anda yerine getirmesi beklenmektedir.
Sayfa 265 - Rukiye GeçerKitabı okudu
Reklam
22 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.