Söyleşiler

Mehmet Eryılmaz

Söyleşiler Posts

You can find Söyleşiler books, Söyleşiler quotes and quotes, Söyleşiler authors, Söyleşiler reviews and reviews on 1000Kitap.
NURİ BİLGE CEYLAN'LA "KIŞ UYKUSU" ÜZERİNE
Gururu, onuru bu kavramların gerçek anlamlarını kurcalamak istedik. İsmail filmin en gururlu insanı ama bu yüzden aynı zamanda da en sorumsuz ve bencil insanı belki de. İmam belki gururunu en ayaklar altına alan insan ama öte yandan en sorumluluk sahibi olan. Bu kavramları başka şeylerle bir arada ele almak gerekiyor. "Ne gururlu adam, helal olsun!" diye bakabilecek bir insan değilim. Hangisine daha çok saygı duyarsın? Birinin paraları ateşe atabilme kahramanlığı göstermesine mi yoksa Hamdi'nin gururunu hiçe sayıp annesine, ailesine bakıyor olmasına mı?
Sayfa 268 - Norgunk YayıncılıkKitabı okudu
NURİ BİLGE CEYLAN'LA "KIŞ UYKUSU" ÜZERİNE
Taşradaki insanlar beni daha çok şaşırtıyor. Burada (İstanbul'da) çok yakın arkadaşlarım oldu, beş sene boyunca masada konuşuyorsun. Sonra bir gün beraber bir iş yapmaya kalkıyorsun, bir anda küsüyorsun. O kadar pratikten kopuk bir ilişki biçimi var ki. Oysa taşrada bütün düşünceler birtakım gerçek pratik olaylara bağlı. Hemen ortaya çıkıyor her şey, hızla. Burada çıkmıyor. Hakikaten bir sürü arkadaşımla - bunların içinde sinema dünyasından insanlar da var - bir tek ortak iş yapmaya kalktığımızda beceremedik. Ama yıllarca dünyanın en iyi anlaşan insanları gibi dolandık ortalıkta. Duyguların, fedakârlığın ortaya çıkması gereken ilk anda sözlerin başka, eylemlerin, edimlerin başka olduğunu anlıyorsun. Onun için belki taşra insanından bahsetme eğilimim daha fazla.
Sayfa 268 - Norgunk YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
İnsan Denilen Muamma
Nietzsche ile Dostoyevski arasındaki farkları bazen ben de düşünürüm. Dostoyevski'nin inançlı olduğu iddia ediliyor, ben buna pek katılmıyorum. Dostoyevski'nin inançsız ama inanmaya çalışan bir insan olduğunu, bunu başaramadığı için de acı çektiğini düşünüyorum. Fırtınalı doğasının onu inancın güvenli ve sıcak kollarına özlem duymak zorunda bıraktığını düşünüyorum. Ama inanç insanın sadece istemesiyle ulaşabileceği bir şey değil. Akıl kalbe ayak direyebiliyor. Dostoyevski'nin inanmaya çalışan bir inançsız olduğunu, kendisine en benzeyen karakterlerden biri olan Şatov'un, tanrıya inanıp inanmadığı sorulduğunda, "inanacağım" diye cevap vermesinde bile hissedilebiliyor. Ya da aynı şey, Dostoyevski'nin, Ivan, Stavrogin gibi inançsız karakterlerini son derece inandırıcı, derin ve karmaşık, Alyoşa gibi inançlı karakterlerini ise çok daha yüzeysel ve neredeyse sembolik kurmasından da anlaşılabilir.
Sayfa 190 - Norgunk YayıncılıkKitabı okudu
GERÇEK, SAKLADIĞIMIZ TARAFTA
Uzak'taki bir sahneyi, yabancı eleştirmenler dahil herkes niyetlerimden farklı okudu. Ben de tekrar tekrar baktım sahneye ve öyle okunmasının sebebini anlayamadım. Herkes adamın Tarkovski izlemesini taşradan gelen akrabasını uyutmak için bir numara olarak algıladı. Bu bana çok saçma geliyor, hayatta karşılığı yok böyle bir şeyin. Halbuki adam arkadaşlarının evinden dönüyor; orada aşağılanmış, suçlanmış, denmiş ki sen ideallerinden vazgeçtin vs. O konuşmalarının etkisiyle, idealleriyle yeniden ilişki kurmayı deniyor. Bu amaçla Tarkovski seyrediyor.
Sayfa 154 - Norgunk YayıncılıkKitabı okudu
Sunuş
"Yalnızlığı bir kader gibi kabullenmiş durumdayım."
Sayfa 13 - Norgunk YayıncılıkKitabı okudu
Üstünü örttüğünüz birinin cenazesine katılmadan dünyayı anlayamazsınız.
Reklam
512 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.