You can find Söz Söyleme ve İnsanları Etkileme Sanatı books, Söz Söyleme ve İnsanları Etkileme Sanatı quotes and quotes, Söz Söyleme ve İnsanları Etkileme Sanatı authors, Söz Söyleme ve İnsanları Etkileme Sanatı reviews and reviews on 1000Kitap.
konuşma ve etkileme ilgili bilinenlerden pek fazlasını söyleyememiştir. klişe cümleler ve klişe hikayeler var tek güzel yanı kendinizi değerlendirmeniz için sizi test etmesi onun dışında okumaya değecek bir kitap değildi.
Hasta bir adam gibi davranırsanız hastalanırsınız. His ve hareket birbirini tetikler. Hareketler iradenin kontrolü altında olsa da hisler değildir. Ancak hareketlerinizi kendine güvenen, bir koşuya katılacak güçlü ve önemli bir adam gibi eğitirseniz duygularınızı da kontrol edebilir, kaygıyı coşkuya çevirebilirsiniz.Bazı büyük konferans ve toplantı salonlarında sahnede bir J kürsü bulunur. Bu kürsüyü süs olarak kenara kaldırın. Mikrofon veya notlarınızla sizi kendisine hapsetmesine müsaade etmeyin Gergin, sinirli ve güvensiz konuşmacı hemen kendini belli eder.
Siz ne söyleyeceğinizi düşüne durun. Dinleyiciler sizin hakkınızda ilk izlenimi görüntünüzden ve duruşunuzdan edinir. Üstelik ilk izlenimi değiştirmek için hiçbir zaman ikinci bir fırsatınız olmaz.
Konuşmada sözden daha etkili olan; söylemek istediklerinizi ne kadar istekli, canlı ve samimi söylediklerinizdir
Dinleyicilerin "Siz"den
Etkilenmesini İstiyor musunuz?
"Bir konuşmacı, dinleyiciler tarafından sevilmelidir. Dinleyicilerini
akıldan çok duygularla etkilemeyi başarabilmeyidir. Çünkü
insanlar yargılarını gerçekten veya kanundan daha çok nefrete,
sevgiye, isteğe veya öfkeye, üzüntüye, mutluluğa, korkuya,
umuda dayandırırlar." Çiçero
"İnançlarını değiştirmeye hazır olanlar çok az ise de, pek çokları
ikna edilebilir." Goethe
Her insanın en çok değer verdiği (önemsediği) kişi kendisidir.
Başka bir deyişle söylediğiniz sözün önemi, karşınızdakini ilgilendirdiği kadardır. İnsanların önem verdiği değerleri bilmeden onlardan konuştuklarınıza değer vermelerini beklememeniz gerekir. İnsan yaradılışı gereği bencil bir
varlıktır. Bu bencilliğine saygı göstereni kolayca benimserken, dışlayana veya kendisini önemsizleştirene de direnç geliştirir.
İnsan göründüğünden daha karmaşık bir varlıktır. Başkalarını anlama çabasının yanı sıra hayat mücadelesinin çoğu, kişinin kendisini anlama gayretini kapsar. Aysbergin üstü bilinç ve devasa derinlikteki altı da bilinçaltı-dır. Bunu bilgisayar teknolojileri ile kıyaslayacak olursak, bilgisayar klavyesi bir insanın beş duyusuyla eşdeğerdir. İşittiğimiz, gördüğümüz, tattığımız, dokunduğumuz, kokladığımız -veya kendimize söylediğimiz- her şey klavyemiz, yani
beş duyumuz vasıtasıyla beynimize programlanır.
Kişisel bir bilgisayar, klavye ile ona yüklenen programı ve bilgiyi kaydetmek için bir "floppy disk" kullanır. İnsan bilgisayarda, floppy disk bilinçaltıdır. Tecrübelerimizin hepsi bilinçaltımıza kaydedilir, programlanır. Tabi ki bu programlama kendiliğinden olmaz, bir yerlerden gelen emirlerle ve yanıtlarla gerçekleşir. Ancak bu o kadar otomatikleşmiştir ki bunu takip etmek neredeyse imkansızdır. Beyindeki anahtarları açıp kapayan, benzersiz bir şekilde karşı konulmaz bir elektriksel dürtüyle devam eden bu süreç, yaşam boyu devam eder. Bu elektriksel dürtülere, bizi yöneten ve denetleyen özel zihinsel emirlere düşünce denir. Düşündüğümüz her şey, bilinçli ya da bilinçsiz kendimize söylediğimiz her düşünce, elektriksel dürtülere çevrilir. Bu da günün her anında yaptığımız her eylemi, her hareketi, her duyguyu elektriksel ve kimyasal olarak etkilemesi ve kontrol etmesi için beynimizdeki denetim merkezlerini yönetir.