Stalin'in öğretisinde, Rusya, uygar dünyanın sadece bir çevre alanı olarak ele alınmamıştı. Yeni bir toplumun formları, Rusya'nın sınırları
içinde ortaya konacak ve işlenecekti.
Yeni bir uygarlığın merkezi haline gelmek, Rusya'nın alınyazısıydı. Ve bu uygarlık, Batı
Avrupa'da, büyük bir karşı koma gücüyle kendini savunacaktı. Kapitalist uygarlığa, her bakımdan üstün olacaktı. Gelecek hakkındaki bu yeni görüş, şüphesiz ki, Rus komünizminin
tek başına kalmışlığından duyduğu öfkeyi
yansıtıyordu; ama bu yalnızlığı göz kamaştırıcı perspektiflerle süslemekten de geri kalmıyordu. Hayalleri kırılmış ve hitap düşmüş olan Bolşevik Rusya, acıyan gözlerini tek ülkede sosyalizm manzarasına çevirip bu manzarayı zevkle seyrederek kendi kabuğuna çekiliyordu...