Biz altın köprüler yapanlar, biz kırmızı halılar serenler, biz cellat yardımcıları sonunda kendimiz birer köprü, birer halı olduk ve o da bizleri çiğneyerek geçti yürüdü.
Ölüm plantasyonlarındakiler yalnız dehlizlerin duvarlarını ve minicik sobalarından yükselen iş çizgilerini ya da yanıbaşlarında can veren adamın yüzünü görebildiler.