Stoner ilkgençliğinde, aşkı, insanın eğer şanslıysa erişebileceği mutlak bir varoluş biçimi olarak düşünürdü; olgunluğa erdiğinde aşkın, insanın oyalayıcı bir inançsızlık, hafiften tanıdık bir küçümseme ve mahcubiyet verici bir özlemle bakması gereken, sahte bir dinin cenneti olduğu sonucuna varmıştı. Şimdi artık orta yaşında, aşkın ne bir lütuf ne de bir yanılsama olduğunu anlamaya başlıyordu; aşkı insanca bir dönüşüm olarak, her gün ve her dakika irade, zekâ ve yürekle keşfedilen ve yeniden yaratılan bir durum olarak görüyordu.
William Stoner başkalarının ondan önce, çok daha gençken öğrendiği bir şeyi kırk üçüncü yaşında öğrendi: İnsanın ilk aşkının son aşkı olmadığını ve aşkın bir son değil, bir insanın başka bir insanı tanımaya çalıştığı bir süreç olduğunu.
Yorumları okudum ve güvenmiştim açıkçası, tabii ki kitabın tamamını okumadım ama o betimleme beni o kaxar yordu ki 30.sayfadan yarim bırakıyorum.Zamanimizin çok kıymetli olduğunu düşünüyorum ve biraz daha biseyler kalabilecek kitaplar okumanız dileğiyle...Bol okumalar
StonerJohn Williams · Yapı Kredi Yayınları · 2020763 okunma
William Stoner başkalarının ondan önce, çok daha gençken öğrendiği bir şeyi kırk üçüncü yaşında öğrendi: İnsanın ilk aşkının son aşkı olmadığını ve aşkın bir son değil, bir insanın başka bir insanı tanımaya çalıştığı bir süreç olduğunu.