Yeryüzündeki milyarlarca yaprak ve bitki, her sabah gün doğar doğmaz çalışmaya başlar. Allah'ın o avuç içi kadar yapraklarda yarattığı sayısız fabrika, bütün gün çalışır durur.
Bilelim veya bilmeyelim, dünyadaki hayat, boyu 1 milimetrenin binde biri kadar olan, kloroplast hücrelerinin fotosentez yapmalarına bağlıdır. Yeryüzündeki her bir yaprağın içine kurulmuş bu olağanüstü fabrikalar, bir gün aniden durdurulacak olsaydı, çok kısa bir süre sonra, dünya yaşanılacak bir yer olmaktan çıkacaktı.
Bitkiler fotosentez yaparak hava ve sudan beslenirler. Beslenen bitkilerle de hayvanlar beslenir. İnsanlar da hem hayvanlarla, hem de bitkilerle beslenir.
17. yy.'da Jan Baptista van Helmont adında son derece fiyakalı bir isme sahip Belçikalı bir bilim adamı vardı. Günün birinde, büyükçe bir saksının içinde yetiştirdiği bir söğüt ağacını tarttı.
Tam beş sene sonra aynı işi yeniden yaptı. Söğüt ağacı bu beş yıl içinde büyümüş ve 75 kilo almıştı. Ama ortada çok tuhaf bir durum vardı! Ağacın saksısındaki toprak sadece üç-beş gram azalmıştı!!!
Söğüt ağacı, bu 75 kiloyu nereden almıştı peki!
Dünyaya beynimizdeki 100 milyar sinir hücresiyle birlikte geliriz. Bu sayı ileriki yıllarda artmaz ama eksilir.
Bu 100 milyar beyin hücresinin yani nöronun her biri öteki nöronlarla her an, binden onbine kadar farklı sayılarda haberleşme içindedir.