Kurdelesini kılıç gibi kuşanan bir çocuğun önlükle savaşını bırakıyorum
Okuyup hadım olsun diye üzerine giydirilen formanın riyakarlığını
Önünü iliklemesini babasından öğrenen bir neslin sefaletini
Ve yılgınlığını bir çığlığa dönüştürecek asi bir kuruntu bırakıyorum.
Biliyorum bir tekerleğin anlamlı bir icat dört tekerleğin yürüyen uygarlık olduğunu
Sana uygarlık diye süslenmiş bir canavarın içindeki vahşeti bırakıyorum
Özrün ve nezaket kurallarının yapay alfabesini
Doğadan koparılmış gerçekliğin tasma takılmış efendilerini tanırsın
Büyük, renkli camların ardındaki küçük, korkak dünyaların tabuttan farksız olduğunu
Şırıl şırıl akan sokağın sonsuzluğunu görüyorum Zeyne
Sana kendini terk etmiş bir tutsağın hürriyetini bırakıyorum.