Bir süre işletme eğitimi aldıktan sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Prehistorya Ana Bilim Dalından mezun oldu. İki arkadaşıyla birlikte kurduğu Üç Nokta adlı edebiyat ve sanat dergisinin yayın yönetmenliğini üstlendi.Bir süre Sabah gazetesinde çalıştıktan sonra çeviriler yaptı.
Kurdelesini kılıç gibi kuşanan bir çocuğun önlükle savaşını bırakıyorum
Okuyup hadım olsun diye üzerine giydirilen formanın riyakarlığını
Önünü iliklemesini babasından öğrenen bir neslin sefaletini
Ve yılgınlığını bir çığlığa dönüştürecek asi bir kuruntu bırakıyorum.
Biliyorum bir tekerleğin anlamlı bir icat dört tekerleğin yürüyen uygarlık olduğunu
Sana uygarlık diye süslenmiş bir canavarın içindeki vahşeti bırakıyorum
Özrün ve nezaket kurallarının yapay alfabesini
Doğadan koparılmış gerçekliğin tasma takılmış efendilerini tanırsın
Büyük, renkli camların ardındaki küçük, korkak dünyaların tabuttan farksız olduğunu
Şırıl şırıl akan sokağın sonsuzluğunu görüyorum Zeyne
Sana kendini terk etmiş bir tutsağın hürriyetini bırakıyorum.
29 ve .
aklımın dehlizlerinde dolanıp duruyor bir ok
hangi söğüdün bedeninden almışlar böyle
hangi cana saplamışlar tam da baharında
niye bir kuyuda unutmuşlar sonra
niye benim aklımda
ruhun defteri yoktur ona söz dökeyim*
geciktiğim bütün kalplerin âhı var üstümde
omuzlarım günah kantarı göğüm kasvet suretidir
kusurdan bir kuleyim şimdi
külçe külçe yıkılsam dirhem eksilmez yalnızlığımdan
kederle katlanırım üstüm başım kan yaralarım aşktandır**
dokunsalar yanarım yansam dokunmaya varmazlar
*veysi erdoğan imgelerin ne güzel bremin
**furuğ ferruhzad’a bin selam
Mehmet Altun’un misk-i amber kokan 72 şiirinin yer aldığı kitaptan bir şiir seçtim sizler için.
Şairin özgün dili daha ilk şiirde gözünüze çarpıyor. Her şiirin kendine has bir ezgisi var; hani İranlı şairlerin kederli ve efsunlu ama aynı zamanda insana dair konuları işlediği şiirler vardır, yüreğinizle okursunuz onları, işte benim okurken hissettiğim tam olarak bu duygu.
1’den 72’ye kadar numaralandırılmış ve her bir rakamın yanına sonsuzluk sembolü konulmuş. Tıpkı insanlık varolduğu sürece sözcüklerin susmayacağını, insanın kelamını anlatmaya devam edeceklerini simgeler gibi…
#miskiamber #ithakitürkçe
Mehmet Altun #ithakiyayınları
18 ve ️
gece süzülüp geçerken kentin sokaklarından
avucunda uykuyla bahara bakar evsizler
sıcak bir ekmeğin en gevrek buharına
minik yavruların ışıltılı kahkahasına