Ruhumdaki yaraları gösteren aynayı kırdım
işte parçaları: Dilimde başka hayatlardan
kalma tükürük molekülleri günahlardan
yadigar. Bir başka parçada: Midye ayıklarken
kestiğim damarım. İşte sara nöbeti geçirirken kırdığım soğan,
şifa olmamış sıktığım yumruğa. İşte bakılmamış
son parçada: Ucu kalkanı yavaşça delen
hançer-i figan, Zülfikar'ın iki ucu arasında
zeytin dalıydı güvercinlerin gözüne damlatılan
turuncu güneş, o daldan kopmuş bir zeytin
elbette gelip oturacak karanlık
her bakışın ortasına, bu parçayla oyduğum gözlerim:
iki dipsiz kıyamet.
Misafirler adında
bir başlık var
bir inleri yok sanki
rotaları belirsiz
sürekli cenkte olan
eşkiyalar bunlar
fethettikleri kalelere
tekrar tekrar saldırıyorlar.