Muhammed Emin Yıldırım Her kitap katibi tarafından birilerine ithaf edilir. Bu, yazarların/kâtiplerin ortak özelliklerindendir. Yazılan kitap kâtibi tarafından ya eşine ya anne ve babasına ya hocasına ya da üstadına hediye edilir. Böyle bir özelliği Kur'ân da kullanır. Kur'ân'ın sahibi olan Allah (cc) kitabını birilerine ithaf eder. Kur'ân tam 7 yerde "... li kavmin yetefekkerûn/düşünen toplumlara" diyerek ken- disini düşünen zihinlere, 8 yerde de "...li kavmin ya'kilûn/akleden toplumlara" diyerek kendisini aklını kullanan insanlara ithaf etmektedir. Böyle bir ithaf aslında Kur'ân'dan kimlerin istifade edebileceği gerçeğini bizlere gösteren önemli bir mesajdır. O'nun (cc) âyetleri üzerinde düşünmeyen, böyle bir çaba sergilemeyen, âyetler üzerinde akledip hayatla Kur'ân arasında bağ kurmayan bu kitaptan tam anlamıyla istifade edemez. Bu kitap ancak kendisini düşünen ve akleden muhataplara açmaktadır. Çünkü kitabın katibi olan Allah (cc), kudret kaleminden süzülerek gelen bu Kitâbü'l-Hakîm'i ancak düşünen ve akleden toplumlara ithaf etmiş, onlara bunu bir hediye olarak sunmuştur.
Büyüklenmek mi? Asla!
"İnsanları küçümseyip yüz çevirme, yeryüzünde böbürlenerek yürüme; Allah, kendini beğenip övünen hiç kimseyi şüphesiz ki sevmez. Yürüyü-şünde tabiî ol, sesini alçalt. Unutma ki seslerin en çirkini merkeplerin sesidir." [Lokmân 31/18, 19]