Bir genç kız, topluca başka bir hayatın dayatıldığı bir toplumda yapayalnız olmayı önemsemeden, Allah'ın yardımından emin, <bu gidiş yanlış, biz bu değiliz, ben bu değilim, inandığım gibi olmalıyım!> diyor.
Herkesin sustuğu zamanda konuşuyor.
<Kimse olmayabilir ama ben varım!> diyor.
Meşakkatli bir yola seve seve talip oluyor. İnanıyor, çalışıyor, çalıştıkça çalışıyor. Tüm ülkeyi dolaşıp tesettürü, inancı, inancın gereğini anlatıyor. Anlattıkça kitleler dinliyor. Dinledikçe müslüman kadınlar dönüşüyor. Kolay olmuyor önüne engeller çıkıyor, üzülmüyor. Mücadelesine dair önüne çıkan hiçbir şeyi davasında üzülmeye yeise karşılık görmüyor.
Çığır açıyor. Hak sözü en üstteki zalime karşı da söylüyor. Yargılanıyor. Sözünden dönmüyor. Özür dileniyor. Sonra hapsediliyor. Sonra zindanları medreseye, gül bahçesine çeviriyor.
En uzaktaki, kardeşiyle de gerçekten kardeş oluyor derdiyle dertleniyor, derdiyle dertlenirken hasta oluyor, ama yine de durmuyor.
Bu yolu yürürken herkes gibi aile sorunları, maddi sorunlar yaşıyor. Horlanıyor. Ama asla küsmüyor; ne kimseye ne davasına.
Ve bir ülkenin dört bıçağını sesiyle, yazısıyla, kitaplarıyla dolaşarak binlerce <Şule Yükseller>i uyandırıp yetiştiriyor ve sonra onlar için baharı bekliyor...