Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sultan Abdülhamid ve Kürtler

Nihat Karademir

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
İnsan kayıpları konusundaki bu bilgi eksikliğine karşın, 93 Harbi'nin Kürt toplumunu ekonomik ve sosyal anlamda derin bir krize sürüklediği hususunda neredeyse tam bir mutabakat vardır. Sosyo-ekonomik anlamda 93 Harbi'nden en doğrudan etkilenen bölgelerin başında Kürdistan gelmiştir. Devlet savaştan yaklaşık iki yıl önce savaş hazırlıklarına başlamış, vergiler neredeyse iki katına çıkarılmış ve bölgenin üretici güçleri savaşta devletin hizmetine alınmışlardır. Osmanlı yönetiminin savaşı sürdürebilmek için emlak, arazi ve ağnam vergilerini arttırması ise zaten zor durumda olan Kürt halkının durumu daha da zorlaştırmış, göçebe Kürtlerin bir kısmı ağır vergiden kaçmak için Rus topraklarına, bir kısım Kürt köylüsü ise şehirlere hicret etmeyi tercih etmişlerdir. Etkileri henüz başlamadan önce görülen 93 Harbi başlar başlamaz bölgedeki Kürtler Osmanlı devletine insan gücü, maddi katkı ve gıda ürünleri sağlamaya zorlanmışlardır. Savaşın başlaması ile birlikte bölgede ekonomik hayat felce uğramış, Osmanlı kuvvetlerinin maişetini temin etmek ve askerlerin bir kısmını evlerinde ağırlamak zorunda kalan ve üstüne bir de orduya asker vermeye zorlanan Kürtler savaş sırasında ve sonrasında ağır bedeller ödemişlerdir. Savaş sırasında bölgede yetiştirilen zahirenin büyük kısmına ordu tarafından el konulması halkı zor durumda birakmıştır.
Sayfa 73 - NûbiharKitabı okudu
Sultan sadece Kürt aşiretlerini Osmanlı askeri sistemine dâhil etmekle ve Kürtler arasında yoğun bir İslamcılık propagandası yapmakla kalmadı. Önde gelen Kürt ailelerinin çocuklarını İstanbul'da iskana mecbur tutarak Kürt milliyetçiliğini bastırmaya yönelik politikalarını çeşitlendirdi. Abdülhamid sürgünler ve bürokratik makamlar vermek yolu ile onları Kürdistan dışında tutarak toplumlarıyla ilişki kurmalarına izin vermemiş, değişik yöntemlerle İstanbul'da kalmalarını sağlayarak gözetim altında tutmuş, Kürt toplumu üzerindeki etkilerini sınırlandırmış, coğrafyalarına belli oranda yabancılaştırmış ve az-çok türkleşmelerini sağlamıştır. Abdülhamid bu yöntemle bu aileleri devamlı gözetleme ve Kürdistan'la iletişimlerini sınırlama başarısı kazanmıştır. Bu durum Kürt milliyetçilerinin Kürdistan'da geniş çaplı milliyetçi eylemler düzenleme şansını ortadan kaldırmış ve devletin bölgedeki idari ve askeri statükoyu korumasını ve yerli halkın sadakatinin devamını sağlamıştır.
Sayfa 483 - NûbiharKitabı okudu
Reklam
Sultan'ın cihad çağrısı Kürt din adamlarından olumlu bir karşılık bulmuştur. Özellikle Nakşî şeyhleri 93 Harbi sırasında Osmanlıyı desteklemiş ve Osmanlı askerleri ile beraber savaşmışlardır. Bu savaşta Osmanlı ordusundaki Kürtlerin öne çıkan komutanları Şeyh Ubeydullah Nehri, Şeyh Celalettin ve Ubeydullah'ın oğlu Abdülkadir'dir. Özellikle Şeyh Celalettin Kürtler üzerindeki Osmanlı ve İran egemenliğinden hoşnutsuz olmasına rağmen bir Rus zaferinin daha fazla işgal ve bağımlılık getireceğini bildiği için büyük bir arzu ile Osmanlı saflarında savaşa katılmıştı. Bu ünlü şeyhler dışında diğer bazı Kürt şeyhleri de sınırlı düzeyde bile olsa Osmanlı'nın XIX. yüzyıldaki bu son ölüm-kalım savaşına katkıda bulunmuşlardır. Ünlü Kürt şeyhi Süleymaniyeli Kak Ahmed, 93 Harbi'nde müritlerinden ve mensuplarından oluşan bir kuvveti torunu Şeyh Said Berzenci komutasında Osmanlı'ya yardım etmek üzere savaşa göndermiştir. Nakşibendî şeyhlerinden Erzincani Hacı Fehmi Efendi de muhip ve müritlerinden oluşan yetmiş-seksen kadar kişi ile orduya katılmış ve diğer başıbozuk döküntü süvarilerden toplayabildiklerini de yanına alarak ordunun öncülük ve karakolluk hizmetlerini yerine getirmiştir.
Sayfa 50 - NûbiharKitabı okudu
Döneme ilişkin araştırmalar Abdülhamid yönetiminin isyan sırasında bazı tedbirler aldığı, ancak genel olarak çok fazla telaşlanmadığı hususunda ittifak etmişlerdir. Müslüman unsurlardan kaynaklanan isyan hareketlerine ve bu hareketlerin liderlerine karşı merhametli olmak Abdülhamid'in bariz vasfıydı. Sultan, Müslümanlara idam cezası vermekte daima tereddüt etmiş ve silahlı fitne hareketlerine karşı bile bağışlayıcı davranmaktan imtina etmemiştir. Bu geleneğini terk etmeyen Abdülhamid, Ubeydullah Nehri İsyanı da dâhil tüm Kürt isyanlarına oldukça soğukkanlı ve sabırlı bir şekilde karşılık vermiştir. Bunun temel sebebi XIX. yüzyıl boyunca Osmanlı yönetiminin Kürt isyanları konusunda büyük bir tecrübe kazanmış olması ve bu tecrübe sonucu Kürtlerin iç çelişkilerini çok iyi tahlil etme olanağı bulmasıdır. Ayrıca Kürt aşiretlerinin nizami Osmanlı ordusuna karşı gerçek bir tehdit oluşturamadıkları ve Osmanlı yönetiminin bu halkı devletten ta mamen yabancılaştırmamak için askeri yöntemlere olabildiğince az başvurmayı tercih ettiği de gerçektir...
Sayfa 138 - NûbiharKitabı okudu
Berlin Antlaşması'ndan sonra Osmanlı Devleti'nin dâhili reformlarının uluslararası hukukun konusu olduğunu ileri süren Avrupa devletleri, her ne kadar Türkiye için uygun gördükleri "iyi yönetim" kriteri ve şekli üzerinde bir ittifak oluşturamamışlarsa da, kendilerini Türkiye'deki yönetimin niteliğinden sorumlu kabul etmişlerdir. Batı'nın Osmanlı reformu konusunda kendini sorumlu tayin etmesi biraz da Osmanlı'nın hiçbir zaman reform yapamayacağı inancından kaynaklanıyordu. Bir yandan Osmanlı'yı reforma zorlayan Batı diğer yandan Müslüman toplumun böyle bir reform sürecini başarabilecek bir kapasiteye sahip olmadığı konusunda ırkçı, dinci ve Batı-merkezli bir düşünceye sahipti. Batılı politikacılar Osmanlı'nın reform çabalarının akamete uğrayacağına ilişkin kehanetlerinin gerçekleşmesi için sadece Osmanlı'nın beceriksizliğini yeterli görmüyor bunun için doğrudan müdahale de ediyorlardı. Bir yandan Osmanlı'yı reforma zorlayan Batı diğer taraftan, güçlü bir Osmanlı idaresinin sonuçlarının kendileri lehine olmayacağını bildiği için, sürekli olarak Osmanlı reformlarınin akamete uğraması için elinden geleni yapıyordu.
Sayfa 19 - NûbiharKitabı okudu
Seyyid Abdülkadir, Nehri ailesinin Şeyh Ubeydullah'tan sonra Kürt siyasetine kazandırdığı en önemli şahıstır. Abdülkadir'in özellikle İstanbul'da yaşayan yaklaşık on beş bin kişilik Kürt esnafı üzerinde büyük nüfuzu vardı. Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti ve Kürt Teali Cemiyeti gibi önemli Kürt örgütlerinin başkanlığını ve
Sayfa 443 - NûbiharKitabı okudu
Reklam
Abdülhamid'in İslam Birliği siyaseti İslam dünyasının genelinde batılılaşma sürecinin yarattığı olumsuz Osmanlı imajını değiştirmekle büyük bir başarı kazandı ve II. Mahmut ile başlayan "gavur padişah" algısı yerini "halife baba" imajına bıraktı. Abdülhamid Osmanlı'nın Müslüman bir devlet ve hilafet merkezi olarak
Sayfa 360 - NûbiharKitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.