Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Geçmişe Dönük Bilimkurgu

Sumerli Ludingirra

Muazzez İlmiye Çığ

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Sümerler'de bazı kanun maddeleri
• Eğer bir adam bir adamı büyücülük yapıyor diye suçlarsa, büyücü, Nehir Tanrısının adaletine bırakılacak, nehre atılacak. Eğer Nehir Tanrısı onu temize çıkarır öldürmezse, suçu atan adam ona 3 gin gümüş ödeyecek. • Eğer bir adamın karısı için birisi, "Başka adamla yatıyor" derse kadın nehre atılacak. Eğer Nehir Tanrısı onu temize çıkarırsa, suçu atan kadına üçte bir mana gümüş verecek. • Eğer bir adam kendi düzeyinde bir adamın ayağını silahla kırarsa 10 gin gümüş ödeyecek. • Eğer bir kimsenin kölesi evin hanımı gibi davranıp beye veya hanıma küfrederse, onun ağzı bir ölçü tuzla ovulacak. • Eğer bir adam bir adamın kölesinin kızlığını "düşmanlık olsun" diye bozarsa, sahibine 5 gin ödeyecek. • Bir adam kız olarak aldığı eşini boşarsa 1 mana gümüş ödeye­ cek. Eğer dul olarak aldığı eşini boşarsa yarım mana gümüş ve­ recek. Eğer evlendiklerini kanıtlayacak bir sözleşme belgesi yoksa, adam kadına bir şey vermeyecektir.
Evlilik Sözleşmesi
Sözleşmeyi size de yazmadan geçemeyeceğim: "Nanna'nın oğlu Ludingirra, Kakua'nın kızı Navirtum'u karılığa aldı. Navirtum, 19 gin gümü­şü kocası Ludingirra'ya verdi. Eğer kocası ona 'sen benim karım değilsin' derse, aldığı gümüşü ve iki katını karısına verecek. Eğer Navirtum koca­ sından ayrılmak isterse, getirdiği gümüş kocasında kalacak, ayrıca onun iki katı gümüşü de verecek" diye kralın adına yemin edildi ve tanıkların adları ile birlikte bütün sözleşme yazılarak mühürler basıldı.
Reklam
Evlilik
Bizde evlilikler çok eski zamanlardan beri tanıklar önünde yazılı ola­rak yapılan bir sözleşme ile yasal olur. Sözleşmesi olmayan bir evlilik ya­sal sayılmadığı için, boşanma halinde tazminat alınmaz. Bir erkek yasal olarak tek kadınla evlenebilir. Ancak karısı kadınlık görevini yapamaya­cak kadar hasta ise veya çocuğu olmuyorsa, karısının izniyle başka ka­dınla evlenebilir. Fakat ilk karısına, ömrünün sonuna kadar bakmak zo­runluluğundadır. Eğer kadın, kocasından boşanmak isterse, getirdiği çeyi­zi ve tazminatını alarak bir sözleşme ile boşanabilir.
Musa Peygamberin hikâyesine benzemiyor mu?
Sargon kendisi hakkında şöyle yazdırtmış: O, fakir bir kadının oğlu imiş. Babası belli değil. Babasının kardeşi dağlarda yaşarmış. Annesi onu, Fırat nehrinin kıyısındaki bir şehirde, gizlice doğurmuş ve etrafı ziftle kaplanmış kamış bir sepete koyarak nehrin sularına bırakıvermiş. Onu, Akki adındaki bir bahçıvan bularak büyütmüş. Sonra da Tanrıçamız İnanna'nın sevgisi ile biz Karabaşlılar'ın kralı olmuş. Herhalde o bir rahibenin çocuğu idi. Daha önce de yazdığım gibi rahibelerin çocuğu olmaması gerekir, çünkü onlar Tanrı'nın çocuğu sayılır. Annesi onu bu yüzden suya bırakmış olmalı. Hakikaten bir yerde annesinin rahibe olduğunu da okumuştum.
Biz insanlan bir türlü anlamıyorum. Kısacık yaşam günlerimizi ülke­mize ve insanlığa yararlı işler yaparak geçirsek; sen ben diyerek birbiri­mizi yok etmeye, meydana getirdiğimiz bu güzel ülkeyi ve sanat eserleri­ni kırıp dökmeye çalışmasak ne olurdu! Ülkemiz, bugüne kadar acı tatlı pek çok gün geçirdi. Bundan sonra ne olacağım hiçbirimiz bilemeyiz. "Ar­tık bizim zamanımız çok kısaldı Kakua. Elimizden geldiğince ülkemizin yararına işler yaptığımıza inanıyorum. Yıllarca o kadar insanı okuttuk, eğittik; bütün ödülümüz de, onların bize teşekkür etmesi, değil mi?"
Sümerler'den eğitim üzere öğretmen yaklaşımı
Gökte görünen bir saban gibi, Üstü bezle kaplı bir bakır kazan gibi, Bir taban üzerinde duran kaz gibi, İçine gözler kapalı girilen, İçinden çıkıldığında gözler apaçık olan, "Ev", nedir o "ev"? dedim. Çocuklar hep birden "okul", "okul" diye bağırdılar. Aramızda he­men bir ısınma başlamış görünüyordu.
Reklam
Mahallemizde bir de oturup bira içilen, içerken sohbet edilen bira evi vardır. Burası yüzyıllardan beri anadan kızına geçerek süregelmiştir. Biz de bira evlerini kadınlar yönetir. Kadın erkek, herkese açıktır orası. Yalnız yüksek düzeydeki rahibeler giremez. Onlar ne bira evi açabilir, ne de orada bira içebilir. Şehrin içinden başka, iskelelere yakın yerlerde de bira evleri bulunur. İskelede olanlara gemiciler gelir. Biralarını içerken yorgunluklarını, susuzluklarını giderir, başka kentlerden gelen arkadaşları ile konuşur, oralardan bilgiler alırlar. Bazen bunların arasına haydutlar, uygunsuzlar da karışabilir. Sahibi kadının bunları hemen şehrin üst yöneticilerine veya saraya bildirmesi gereklidir. Eğer kadın onları bildiği halde yakalatmazsa ölüm cezasına çarptırılır. Bizde, bira, susuzluğumuzu giderecek başlıca içkidir. Bu nedenle ülkemizde biracılık önemli bir ticaret kaynağıdır. Bira yapılan büyük işyerlerimizde hazırlanan biralar çömlek kaplara, testilere, küplere doldurulur. Ağızları kilden kapaklarla sımsıkı kapanır. Kapakların üzerine o günün tarihi yazılarak mühürlenir. Bira içmek isteyenler içecek kimsenin sayısına göre bir çömlek veya testi açar. Biralar genellikle kamıştan, sazdan veya bakırdan yapılmış borularla veya çeşitli kupalarla içilir. Bira, gümüşle satın alınmaz, herkes değeri kadar arpa vermek zorundadır. Şarap da içeriz, ama bira kadar değil. İçkiler Tarıça Ninkasi'nin sorumluluğundadır.
Sayfa 83
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.