(...) Görülüyor ki, ilmin gelip dayandığı noktada, materyalizm değil, İslâm güç kazanmaktadır. İslâm, bindörtyüz yıldan beri, bütün varlıkların Mutlak Varlık olan Allah ile var olduklarını ve bütün âlemin O'nun "yaratıcı soluğu" ile yenilenip durduğunu savunup durmaktadır. Kâinatta, her an "enerji demetleri halinde" yeni bir güç püskürtüldüğünü müşahade eden ve buna "quantumlar" adını veren modern fizikçinin idraki yavaş yavaş da olsa İslâm'a açılmaktadır.
Şu anda, beşeriyet, büyük bir ahlâk buhranı içinde inleyip durmaktadır. Hayretle ve esefle görüyoruz ki, dünyanın bir yarısı, ahlâkını "ferdi egoizm" üzerine oturturken, diğer bir yarısı, buna tepki olarak kitleleri "şahsiyetsiz bir sürü" hayatına zorlamaktadır.
Böylece anlaşılmaktadır ki, Allah'sız bir ahlâk nizamı kurmak mümkün değildir. Allah'a ve Âhiret Günü'ne iman etmeyen vicdanları, içten bir disipline tabi tutmak imkânsız gözükmektedir.