Tesadüf kelimesini sevmez müslümanlar, onun yerine tevafuk kelimesini kullanmayı tercih ederler. Çünkü ne yaradılışta, ne de dünyanın çekilip çevrilişinde kör bir tesadüf yoktur.
"Bir anlamda hepimiz tuhaf bir mantıki rahatlık içinde, yaşadığımız hayatın bönlüğünü taşıyoruz.
Merakla izliyoruz dünyada olup biteni. Dünya basınında yer alan yorumları dikkate alıyoruz. Aldığımız haberler, okuduklarımız, günlük hayatımız içinde karşılaştığımız yorumlar bizi belki fazlasıyla etkiliyor. Birşeylere karşı çıkıyor, birşeyleri sevinçle karşılıyoruz. Umuda kapıldığımız zamanlar oluyor, hayal kırıklığına uğradığımız dönemler geçiriyoruz. Bütün bu meşguliyetimizin bizi tamamiyle tatmin ettiğini ifade etme cesaretini gösteremesek bile, seyirci locamızın rahatlığına birçok mazeretler bulup bunlarla yetiniyoruz."
Müslüman demek değişmez hakikaten kuranı Kerim’de ifade edildiğini bilen kimse demektir. Kur’an’da bize bildirilen doğrular mutlak doğrulardır biz Müslümanlar beşeri durumumuzu hakikate göre değerlendirirz bu değerlendirmeler sonunda nerede olduğumuzu anlayabiliriz gerçek olan bizim beşeri durumumuz eğer gerçek hakikate uygunsa yaptıklarınız da doğruluk vardır değilse payımıza düşen yalnızca hüsrandır.
"Tesadüf kelimesini sevmez müslümanlar, onun yerine tevafuk kelimesini kullanmayı tercih ederler.Çünkü ne yaradılışta, ne de dünyanın çekilip çevrilişinde kör bir tesadüf yoktur.
Biz kendi cehaletimizi mutlaklaştırdığımız zaman kainatta olan biteni tedadüfe bağlama cüreti gösteririz. Oysa yalnızca olması gereken olmaktadır."
"Gücün yetiyorsa hükmet, ama gücün yetmiyorsa üzerindeki hükümranlığa rıza göster. İşte batı burjuva medeniyetinin telkin ettiği ahlak, dönüp dolaşıp karar kıldığı ideoloji budur."
''Dertlerimiz'' ile ''dert edindiklerimiz''aynı şeyler değil.
Böylesi bir yanlış başlangıç, ne kadar iyi niyetli olursak olalım bizi Hakk'ın rızasından uzağa düşürüyor.