Sürüne Sürüne Erkek Olmak
Pınar SelekSürüne Sürüne Erkek Olmak Gönderileri
Sürüne Sürüne Erkek Olmak kitaplarını, Sürüne Sürüne Erkek Olmak sözleri ve alıntılarını, Sürüne Sürüne Erkek Olmak yazarlarını, Sürüne Sürüne Erkek Olmak yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Ağlamak, belki de, sınırların dışına çıktıkları ender anlardan biri oluyor onlar için. Her zaman yüksek sesle söylemiyorlar. Ama araştırmamızda da açığa çıktığı üzere, erkekler, ağladıklarını her zaman gizlemiyorlar…
Belki de ilk iş açıktan, yüksek sesle ağlamayı başarabilmek…”
Sayfa 216
“Ne mutlu ki hayat düz bir hatta ilerlemiyor. Erkeklerin, içine sıkıştıkları kalıbın dışına çıkabileceği, bireylerin kendi hayatlarını öngörülemez bir biçimde kurgulayabileceği de bir gerçek. Çünkü "Erkekler Ağlamaz!" talimatına rağmen, erkekler ağlıyor.”
Sayfa 216
“İnsan ağlamayı unutursa ne olur?
Ağlatır.
Peki ama erkekler gerçekten ağlamayı unutur mu?”
Sayfa 212
“Sürüne sürüne öğrenilen erkeklik, iktidar vaadiyle iktidarsızlığın bir arada deneyimlendiği bir süreç oluyor. Şişirilmiş varlığıyla, zayıflıklarıyla yüzleşen "erkek adam", akıl adına "tükürdüğünü yalarken" korkularını, dolayısıyla şiddetini, büyütüyor.”
Sayfa 212
“Rasyonellik, olanı kabul etmek, mantığa bürümektir. Militarist rasyonellik, devlet aklının birey aklından önce geldiğini savunur. Düşünmek, irdelemek, sorgulamak askerin işi değildir. "Orduda mantık biter, akıl kapıda bekler," sözü askerlik yapanların hatınndan silinmiyor. Otoritenin yarattığı saygı ve korku bileşimi aklı donduruyor. Böylece, erkeğin üretici yeteneklerini artırken, onun toplumun ve siyasi rejimin yerleşik normlarına riayet etmesi, itaatsizlik yapmaması sağlanmış oluyor.”
Sayfa 211
Connel'in ifadesiyle, "Farklı erkeklik biçimleri arasındaki etkileşim, ataerkil bir toplumsal düzenin işleyiş biçiminin ayrılmaz bir parçasıdır.”
Sayfa 209
“Öncelikle askerlik, erkek için deneyim ve sınanma alanı olarak görülüyor. Daha önce bahsedildiği gibi, erkek, ne kadar deneyim yaşarsa, kendisinden beklenen cinsiyet kalıplarına o kadar uygun hale geliyor çünkü hane dışını tanıyanın, haneyi daha iyi koruyacağına, daha iyi geçindireceğine, daha iyi yönlendireceğine inanılıyor. Askerlik, birçok erkeğin hayatında bu ihtiyaca denk düşüyor; onları evinden çıkarıyor, dış dünyayla tanıştırıyor. Baba adayı, bu sayede başka dünyaları, insanları görmüş oluyor.”
Sayfa 209
“Ben askerden çok farklı şeyler aldım. Köle olmayı öğrenirsin. Kendinde olan güç ve kudretin hiçbir şey olmadığını öğrenirsin. Tahammül etmeyi, sabretmeyi öğrenirsin. Karakterin değişir…"
Sayfa 205
“Gençlerin gözü karadır. Engel tanımaz. Suyu dikine akar genç adamın. 17-18 yaşında zıpkın gibisin. Hiç engel tanımazsın. Yani hep ben ederim. Tabii hiç yapamadığın şeyler de oluyor. Artı eksiler oluyor. Hayatta hüsrana uğruyorsun. Gençliğin vermiş olduğu bir hızlılık bu. Yani bir afakisin. Oysa hüsrana uğradığın da oluyor. Askerde daha mantıklı düşünüyorsun. Yavaş düşünüyorsun. Ve olgunlaşıyorsun. Açlık nedir, sabır nedir, onu öğreniyorsun. Orda özlem duyuyorsun, her bir şeyin kıymetini öğreniyorsun. Parayı pulu, arkadaşlığı, anneni, babanı, insanlığı, her şeyi anlıyorsun yani."
Sayfa 198
“Disiplin ortamından uzaklaşıyor olmak, bir rahatlık yaratsa da, erkekler çok iyi biliyorlar ki onları oldukça ağır sorumluluklar bekliyor. Büyük bir kısmı, "sivilde" ne yapacakları belirsiz olduğu için tedirginler.”
Sayfa 180