Evet herkes, kâinatı kendi âyinesiyle görür. Cenab-ı Hak insanı kâinat için bir mikyas, bir mizan suretinde yaratmıştır. Her insan için, bu âlemden hususî bir âlem vermiş. O âlemin rengini, o insanın itikad-ı kalbîsine göre gösteriyor.
Tabiat dedikleri şey olsa olsa ve hakikat-i hariciye sahibi ise ancak bir san'at olabilir sâni olamaz. Bir nakıştır nakkaş olamaz. Ahkâmdır hâkim olamaz. Bir şeriat-ı fıtriyedir şâri' olamaz. Mahlûk bir perde-i izzettir hâlık olamaz. Münfail bir fıtrattır fâtır bir fâil olamaz. Kanundur kudret değildir kadîr olamaz. Mistardır masdar olamaz
Tabiat RisalesiBediüzzaman Said Nursî · Söz Basım · 2008696 okunma
Ey esbab-perest ve tabiata tapan bîçare adam! Madem her şeyin tabiatı, her şey gibi mahluktur çünkü sanatlıdır ve yeni oluyor. Hem her müsebbeb gibi zahirî sebebi dahi masnûdur. Ve madem her şeyin vücudu, pek çok cihazat ve âletlere muhtaçtır. O halde, o tabiatı icad eden ve o sebebi halk eden bir Kadîr-i Mutlak var.
Hâlık-ı Kâinat'ın san'atını, mevhum, ehemmiyetsiz, şuursuz bir tabiata veren insan, elbette yüz defa hayvandan daha hayvan, daha şuursuz olduğunu gösterir.
1338’de Ankara’ya gittim. İslâm Ordusunun Yunan’a galebesinden neş’e alan ehl-i imanın kuvvetli efkârı içinde, gayet müthiş bir zındıka fikri, içine girmek ve bozmak ve zehirlendirmek için dessâsâne çalıştığını gördüm. 'Eyvah,' dedim. 'Bu ejderha imanın erkânına ilişecek!'