Allah-u Ekber, Allah-u Ekber.
Günde yirmi canın can verdiği günler...
Tabutların kimi Türk bayrağına sarılıyor,
kimi orak-çekiçli bayrağa...
Taze kanların, unutulmuş canların üstüne
kar yağıyor.
İşte bir tabut daha eller üzerinde gidiyor.
Tabutu saran ayyıldızlı bayrağa lapa lapa
kar yağıyor.
Tabutun içinde bir can uzanıp-kalmış...
Hareketsiz ve suskun... Tabut, sanki onun
deri-kemik kalmış körpe vücuduna kardan
ve soğuktan korurcasına gururlu... Tabut, sanki onu yeni kurşunlardan, tekmelerden
ve sopa darbelerinden korumak
istercesine mağrur...
O, ne ilkti ne de son oldu.
Tabut, dalgalanan insan selinin önünde ve başlar üzerinde salınarak, sallanarak ilerlemeye devam ediyor.
Sağ yumruklar havayı delercesine inip-kalkmaya devam ediyor. Haykırışlar tek yumruk olup yayılıyor, yankılanıyor ve göğe yükseliyor.
Allah-u Ekber, Allah-u Ekber!...