Tanrı ve Devlet
Mihail BakuninTanrı ve Devlet Posts
You can find Tanrı ve Devlet books, Tanrı ve Devlet quotes and quotes, Tanrı ve Devlet authors, Tanrı ve Devlet reviews and reviews on 1000Kitap.
Ne yazık ki, ataerkil hükümetler kitleleri o kadar derin bir ceha let içinde bırakmışlardır ki, sadece çocuklar için değil, insanların kendileri için de okullar kurulması gereklidir
Kutsal Platon gibi büyük bir dehanın bile kutsal bir fikrin gerçekliğine mutlak şekilde ikna edilmiş olması bize dini çılgınlığın, büyük zekâlar üzerinde bile ne kadar bulaşıcı, ne kadar her şeye kadir olduğunu gösteriyor.
Yaşam tamamıyla uçucu ve geçici bir şeydir fakat aynı zamanda tüm gerçekliği ve bireyselliği, duyarlılığı, ıstırapları, sevinçleri, özlemleri, ihtiyaçları ve tutkularıyla da doludur.
insan ve onunla birlikte tüm gerçek dünya, kâinat, bir hiçtir. Bu sonuçtan kaçınmanız mümkün değildir.
Nasıl olur da tüm varlıklarını insanlığın hizmetine adamış olan büyük, çağdaş idealistlerimiz, akıldan, kalpten ve iyi niyetten yoksun olabilir? Nasıl olur da bundan böyle lanetli ve onursuz bir doktrinin temsilcileri arasında kalmak konusunda ısrarcı olabilirler?
Insani şeylere meydan okuyan idealistlerin sonu her zaman kaba bir materyalizmin zaferi olmuştur
Tanrı fikri insanda bir akil tutulmasını ve adaletsizliği zorunlu kılar: insan özgürlüğünün en kesin reddidir ve zorunlu insan türünün, teoride ve pratikte kö- leleşmesiyle sona erer.
Tarihsel gelişimleri boyunca insanlar her ne zaman kendi içlerinde veya dış dünyada bir güç, bir nitelik veya ne tür olursa olsun bir bozukluk keşfetseler, tıpkı çocukların yaptığı gibi bunu, dinsel hayal güçlerinin bir eylemi ile ölçüsüz biçimde abartıp büyüterek Tanrı'ya atfetmişlerdir.
Böylece Tanrı her şeyken, gerçek dünya ve insan hiçbir şeydir. Tanrı gerçeklik, adalet, iyilik, güzellik, güç ve hayat iken insan yanlışlık, adaletsizlik, kötülük, çirkinlik, yetersizlik ve ölüm haline gelir.
Yalnızca kitlelerin çıkarları açısından değil, kendi zihin salı- ğımız açısından da insan bilincinde Tanrı fikrini geliştirmiş ve üretmiş olan nedenlerin tarihsel oluşumunu ve gelişme aşamala- rını anlamaya çalışmalıyız. Bu nedenleri kavrayamadığımız süre- ce kendimizi boşuna Ateist olarak adlandırır ve öyle olduğumuza inanırız, çünkü o zamana kadar bizler de az ya da çok, sırları keş- fedilmemiş bu evrensel inancın oluşturduğu tantananın etkisin- de kalırız ve en güçlü bireyin bile kendisini tuzağa düşürebilen sosyal çevrenin güçlü etkisine karşı doğal zayıflığını göz önünde bulundurursak, her zaman, eninde sonunda, şu ya da bu şekilde, dini saçmalığın boşluğuna yuvarlanma tehlikesi altındayız. Bu utanç verici sohbetlerin örnekleri günümüzde toplumda daha sık görülmeye başlamıştır.