Oyunumuz kaçıncı perdesini açıyor, belki de hiç kapamadı. Oyun sizin seçtiğiniz mi yoksa Tanrı’nın ki mi? Gerçekten seçim yapabiliyor muyuz? Hayat ne istersen onu mu veriyor gerçekten. Veriyor emin olabilirsin. Ama seçim benimki mi? Yoksa Hayyam’ın dediği gibi dama tahtasındaki piyona yaptırılan alışılmadık bir hamlemi sadece. Hiçliğin kuyusu mı sonumuz. Kayıkçı zırt pırt saatine mi bakıyor, geç kaldığımızı düşünerek. Neyse ne? Tercihler kimin? Senin mi? Emin misin? Ben de öyle düşünmüştüm