Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İslam, Hristiyanlık ve Yahudiliğin 4000 Yıllık Tarihi

Tanrı'nın Tarihi

Karen Armstrong

Tanrı'nın Tarihi Gönderileri

Tanrı'nın Tarihi kitaplarını, Tanrı'nın Tarihi sözleri ve alıntılarını, Tanrı'nın Tarihi yazarlarını, Tanrı'nın Tarihi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
608 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Spoiler olmaması adına kısa ve yüzeysel bahsettim
Çocukken nasıl sorguladığını nelere dikkat çektiği bir önsözle başladığı ustaca ele alınmış bir eser. Armstrong'un Tanrı adına savaş kitabından hemen sonra okuyunca biraz farklı ve bu kadar tarafsız yazmanın olanaksız olduğu durumlarda bunu koruması etkileyici, özellikle ayrı ayrı bölümlerde işlediği Hristiyan tanrısı, İslam'ın tanrısı konulu dinlerini olabildiğince dönemine, belgelere, güçlü kanıtlara örnek gösterilebilecek ve yaygın görüşlere uygun çizgide işlemesi her bakış açısına uygun olmuş. Çok sayıda başvurduğu önemli düşünürlerin yazdığı konu üzerindeki fikirlerini sıklıkla belirtmiş, vurgusuyla benim dikkatimi çeken büyük isimler; (İbni Rüşt, Farabi, Sigmund Freud, Martin Luther, Karl Marx, Dostoyevski, Friedrich Nietzsche, Arthur Schopenhauer, Albert Camus, Auguste Comte, Bruno Giordano, Alfred Adler, Aristo ve daha fazlası) başlıkları dışında düşünülemezdi. Tanrı öldü ve Tanrının geleceği var mı? başlığını bu kadar titizlikle işleyebileceğini düşünmemiştim. Tanrı öldü başlığı özellikle etkileyiciydi bize kitabın içeriği dışında bir çok şey öğretiyor. Armstrong'un toplumların tanrıları hakkındaki en iyi kitabı diyebilirim.
Tanrı'nın Tarihi
Tanrı'nın TarihiKaren Armstrong · Pegasus Yayınları · 20171,646 okunma
Din yoksullara baskı yapmak ve onları güçsüzleştirmek için varlıklılarca kullanılmış bir araçtı. Mucizelerle uğraşan bir Tanrının çocuklarımızı korkuttuğumuz gulyabanilerden bir farkı yoktur.
Sayfa 485487 - 2 farklı sayfalarda kullanılan cümlelerKitabı okudu
Reklam
Eski bir geleneğe göre(hadis), Tanrı Muhammed’e “Ben gizli bir hazineydim ve bilinmek istedim. Ve bilineyim diye dünyayı yarattım,” demiştir.
Sayfa 233Kitabı okudu
Bu görünmeyen güçlere şahsiyet verip, onları rüzgâr, güneş, deniz ve yıldızlarla ilişkili, fakat insanın özelliklerine sahip tanrılara dönüştürdüklerinde, insanlar görünmeyene ve kendilerini çevreleyen dünyaya olan ilgi ve yakınlık duygularını dışa vurmaktaydılar.
Dinin bugün pek ilgi çekmeyen birşey gibi görünmesinin nedenlerinden birisi, birçoğumuzun, artık etrafımızın bilinmeyenle çevrili olduğunu unutmuş olmasıdır. Bilimsel kültürümüz bizleri, dikkatlerimizi önümüzde duran fiziksel ve maddi dünyaya odaklaştıracak şekilde eğitmektedir. Dünyaya bu tarz bakışın büyük başarılara imza attığı inkar edilemez. Bununla beraber, bunun sonuçlarından birisi de, daha geleneksel toplumların her düzeyindeki insanların yaşamlarını kaplayan, bir zamanlar bu dünya yaşantımızın temel unsurlarından biri olan 'tinsel' ve 'kutsal' olana yönelik algı ve düşüncemizi silip atmış olmamızdır.
Dinin kökeni üzerine birçok kuram geliştirilmiştir. Ancak öyle görünüyor ki, tanrılar yaratmak insanoğlunun oldum olası yaptığı bir şeydir. Bir dinsel tasarım, kendileri için artık anlamsız hale geldiğinde, onu bir başkasıyla değiştirmişlerdir.
Reklam
Başlangıçta
İnsanoğlu, başlangıçta, her şeyin İlk Nedeni, gökyüzü ve yeryüzünün hakimi olan bir Tanrı yarattı. Bu tanrı biçimsel olarak betimlenmedi; hizmetinde ne bir tapınak ne de din adamları vardı. Ve o, yetersiz insan kültü ile ilişkilendirilemeyecek kadar yüceydi. Zamanla insanların bilincinden silindi. O derece uzaklaştı ki, insanlar artık ona ihtiyaç
Kabile halkı onun tasvir edilemez olduğunu ve insanoğlunun dünyasınca kirletilemeyeceğini söyler.
Başlangıçta
İnsanoğlu, başlangıçta, her şeyin İlk Nedeni, gökyüzü ve yeryüzünün hakimi olan bir Tanrı yarattı. Bu tanrı biçimsel olarak betimlenmedi; hizmetinde ne bir tapınak ne de din adamları vardı. Ve o, yetersiz insan kültü ile ilişkilendirilemeyecek kadar yüceydi. Zamanla insanların bilincinden silindi. O derece uzaklaştı ki, insanlar artık ona ihtiyaç duymadıklarını düşündüler. Sonunda, kaybolup gittiği söylendi. Bu, en azından, Peder Wilhelm Schmidt'in ilk olarak 1912'de yayınlanan The Origin of the Idea of God (Tanrı Fikrinin Kökeni) adlı yapıtında popülerleştirilen bir kuramdır.
Mezhep çekişmelerinin yaşandığı dogmatik dinlerin tersine, mistisizm genellikle Tanrı’ya giden yolun insan sayısı kadar çok olabileceğini savunur.
Sayfa 338
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.